31 Temmuz 2023 Pazartesi

iPhone 15 Pro’da beklenen yenilikler!

 Apple’ın yeni iPhone 15 serisini tanıtmasına 2 aydan daha kısa bir süre kaldı. Yeni modeller merakla beklenirken şimdiye kadar yeni nesil iPhone modelleri ve özellikleri hakkında birçok iddia ortaya çıktı. Özellikle iPhone 15 Pro ve 15 Pro Max modelleri için birçok yenilik bizleri bekliyor.

iPhone 15 Pro hangi özelliklere sahip olacak?

Bilindiği gibi Apple özellikle iPhone 14 serisi ile birlikte standart ve Pro versiyonlar arasındaki makası iyice artırdı Şirketin yeni nesilde de bu politikayı artırarak devam ettirmesi bekleniyor. Gelen iddialar da bu durumu doğrularken birçok yeni özelliğin sadece iPhone 15 Pro modellerinde sunulacağını söyleyebiliriz.

Apple’ın yeni akıllı telefon serisinin tanıtımı yaklaşırken standart iPhone 15 ve iPhone 15 Plus’ta bulunması beklenmeyen ve sadece iPhone 15 Pro modellerinde sunulacağı söylenen 10 yeni özelliği bir araya getirdik.

A17 Bionic işlemci

iPhone 15 Pro modellerinin, TSMC tarafından 3 nm üretim sürecinden geçerek daha performanslı ve verimli olan yeni nesil A17 Bionic işlemcilerle donatılması bekleniyor. Standart iPhone 15 ve iPhone 15 Plus modellerinde ise mevcut A16 Bionic işlemciler kullanılacak.

Titanyum çerçeve

Apple, Watch Ultra modeli ile birlikte bizlere ilk kez paslanmaz çelik yerine kullanılan titanyum çerçevelerle tanıştırmıştı. iPhone 15 Pro modellerinde de yine tıpkı Apple Watch Ultra’da olduğu gibi titanyum çerçevelerin kullanılması bekleniyor.

Daha ince ekran çerçeveleri

Son Apple Watch modellerine benzer şekilde iPhone 15 Pro, ekranın etrafında ultra ince çerçevelere sahip olacak. Yeni nesil telefonların ortaya çıkan ekran panelleri, daha ince çerçeveleri tanıtımdan önce ortaya koydu. Gelen bilgilere göre iPhone 15 Pro modelleri sadece 1,55 mm kalınlığında bir çerçeve ile karşımıza çıkacak.

Daha hızlı USB Type-C bağlantısı

iPhone 15 Pro modellerinin en az USB 3.2 veya Thunderbolt 3 desteğine sahip bir USB-C bağlantı noktası ile geleceği iddia ediliyor. Diğer yandan standart iPhone 15 modellerindeki USB-C bağlantı noktasının ise tıpkı Lightning gibi USB 2.0 hızlarıyla sınırlı kalması bekleniyor.

iPhone şarj girişi

Wi-Fi 6E

Yeni MacBook modelleri ve iPad Pro gibi, iPhone 15 Pro da daha yüksek kablosuz hızlar için Wi-Fi 6E’yi destekleyecek. Ortaya çıkan son raporlar da gelen bu bilgileri doğruluyor.

Daha fazla RAM kapasitesi

Son gelen bilgilere göre iPhone 15 Pro modelleri artırılmış 8 GB RAM ile donatılacak. Diğer yandan standart modeller ise şu anda olduğu gibi 6 GB RAM sunulmaya devam edecek. Artan RAM ile birlikte yeni modellerin performansının da yükselmesi bekleniyor.

Programlanabilir görev tuşu

Bilindiği gibi şimdiye kadarki tüm iPhone modellerinde telefonları sessize almak için şalter benzeri bir kontrol kullanılıyordu. iPhone 15 ile birlikte ise bu kontrol yerini programlanabilir bir tuşa bırakacak. Kullanıcılar bu tuşla telefonun ses ayarını yapabileceği gibi tuşa farklı görevler de atayabilecekler.

Artırılan optik yaklaştırma

Gelen bilgilere göre iPhone 15 Pro Max, bir periskop telefoto lense sahip olacak. iPhone 14 Pro modellerindeki 3x zoom yer alırken yeni modelde ise bu miktarın en az 6x olması bekleniyor. Artırılan optik yakınlaştırma ile birlikte yeni nesilde kamera çıkıntısının da artacağı gelen haberler arasında. iPhone 15 Pro modellerinde kamera çıkıntısının 3,78 milimetreye ulaşması bekleniyor.

Geliştirilen LiDAR sensörler

iPhone 15 Pro modellerinde, yapay gerçeklik uygulamaları ve gece modu fotoğrafları için 3D derinlemesine tarama performansını iyileştiren, gücü daha verimli kullanan Sony imzalı bir LiDAR sensörün yer alacağı ifade ediliyor.

Fotoğraf sahteciliğine son: MIT’nin yazılımı yapay zekayı dizginliyor!

 ChatGPT, OpenAI ürününü geçen yılın sonlarında piyasaya sürmesinden bu yana piyasaya sürülen pek çok benzer ürünle üretken yapay zekayı ana akım haline getirdi. Üretken yapay zeka, yalnızca birkaç satırlık diyalogla karmaşık soruların yanıtlarını vermiyor. Gerçek olamayacak kadar iyi görünen inanılmaz görüntüler de oluşturabiliyor. Bu da sahteciliğe yol açıyor. Bunun çözümü ise yeni MIT yazılımı!

MIT’nin yeni yazılımı: PhotoGuard

Artık AI ile inanılmaz görüntüler oluşturabildiğimize göre, fotoğraflarda yerleşik olan ve birinin onları sahte görüntüler oluşturmak için kullanmasını zorlaştıran korumalara da ihtiyacımız var. Bunun için ilk adımı MIT, PhotoGuard adlı bir yazılım çözümü sunarak attı. Bu özellik, AI’nın fotoğraflarınızı inandırıcı bir şekilde düzenlemesini engelleyebilir.

MIT CSAIL’den (MIT Bilgisayar Bilimleri ve Yapay Zeka Laboratuvarı) araştırmacılar, yeniliklerini bir araştırma makalesinde yayımladı. PhotoGuard, bir görüntüdeki belirli pikselleri değiştirerek yapay zekanın bunları görmesini imkansız hale getiriyor. Bu özellik, en azından insanlar için fotoğrafı görsel olarak değiştirmeyecek.PhotoGuard aracılığıyla korumalı görüntülerden öğeler kullanarak sahte görüntüler oluşturmaya çalışıldığında yapay zeka piksel bozulmalarını okuyamaz. Bu sayede AI tarafından oluşturulan sahte görüntüler, kullanıcılara görüntünün değiştirildiğini bildiren bariz bölümlere sahip olacak. Aşağıdaki videoda programın nasıl çalıştığını görebilirsiniz.Videoda gördüğünüz üzere PhotoGuard ile birlikte, sahte fotoğraf yapmaya çalışırken bariz piksel bozulmaları görülüyor. Bu da kullanıcıya fotoğrafın sahte olduğunu açık bir şekilde belli ediyor. Araştırmacılar, AI’nın çabalarını engelleyebilecek iki koruma yöntemi daha buldular. İkisi de PhotoGuard’a entegre biçimde. “Kodlayıcı” yöntemi, AI’nın görüntünün bölümlerini anlamasını imkansız hale getirir.

“Difüzyon” yöntemi, bir görüntünün bölümlerini yapay zeka için farklı bir görüntü olarak kamufle eder. Her iki durumda da yapay zeka kusursuz bir sahte fotoğraf üretemeyecektir. Makalenin baş yazarı Hadi Salman, bu teknolojiyi Apple ve Google’ın sırasıyla iPhone ve Android‘deki stok kamera uygulamalarına eklemeyi düşünmesi gerektiğini söylüyor.

Uzayda yaşam için önemli bir keşif daha yapıldı!

 James Webb Uzay Teleskobu (JWST) geçtiğimiz yıl göreve başladığından bu yana birçok yeni keşif gerçekleştirdi. Şimdiye kadar üretilmiş en güçlü uzay teleskobu olan JWST, şimdi de yakın bir sistemde suyun varlığını ortaya koydu.

Yakın bir yıldız sisteminde su buharı keşfedildi

Gökbilimciler, yakındaki bir yıldızın etrafındaki toz bulutunda su buharı tespit ettiler. PDS 70 olarak bilinen genç gezegen sistemi, dünyamızdan 370 ışıkyılı uzaklıkta. Bu sistemin merkezindeki yaklaşık 5,4 milyon yaşında bir yıldız, güneşimizden ise oldukça soğuk. Yıldızın çevresinde ise iki gaz devi gezegen bulunuyor.

Sistemin içerisinde iki farklı gaz ve toz diski yıldızı çevreliyor. İç ve dış diskler, 8 milyar kilometre ile ayrılırken gaz devleri de bu boşlukta yer alıyor. Bilim insanları geçtiğimiz günde bu sistemde yer alan PDS 70b‘nin yörüngesini bir başka gezegenle paylaşıyor olabileceğini ortaya çıkarmıştı.Son dönemde gözünü PDS 70 sistemine çeviren bilim insanları James Webb teleskobunun Orta Kızılötesi Cihazı aracılığı ile yıldızdan 160 milyon kilometre daha az bir mesafede, iç diskte su buharı imzası tespit etti. Gökbilimciler, PDS 70’in ilerleyen zamanlarda güneş sistemimize benzer şekilde küçük, kayalık gezegenlere ev sahipliği yapabileceğine inanıyor.

Gökbilimciler, yaşı göz önüne alındığında yıldızın yakınında su buharı keşfettiklerine oldukça şaşırmış durumdalar. PDS 70’in gezegen oluşturan bir yıldız için nispeten oldukça yaşlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu çağda gezegen oluşturan bir diskte daha önce su tespit edilmemişti. Son bulgularla birlikte uzayda su ve yaşam sorusu da yenide alevlenmiş oldu.

Bilim insanları iç diskte bir gezegen oluşması durumunda suyu da barındırabileceğini ifade ediyor. Ancak bu suyun yıldızın oluşturduğu radyasyona nasıl dayandığı henüz açıklanabilmiş değil. Bu yıldızın gerçekten yaşanabilir bir gezegen oluşturup oluşturmayacağını ise zaman gösterecek.

Komşular çıldırdı: Twitter’ın merkez binasındaki X logosu sinir bozuyor!

 Mavi kuş logosuyla tanıdığımız Twitter’ın hem logosunu hem de ismini değiştiren Elon Musk’ın başındaki belalar bir türlü bitmiyor. Uygulamada aldığı radikal değişikliklerin ardından pek çok tepki gören milyarder iş adamının şimdi de “X” logosu şikayet alıyor. Ancak bu şikayetler logoyu değiştirdiği için değil. San Francisco’daki merkez binasına çok parlak bir logo yerleştirip komşuları rahatsız ettiği için.

San Francisco’daki X logosu şikayet alıyor

Elon Musk’ın San Francisco’daki merkez binasına koyduğu “X” işareti, şehir tarafından hiçbir zaman onaylanmadı ve şimdi San Francisco’daki yetkililer araştırıyor. Musk’ın şirketinin bir binadaki harfleri veya bir sembolü değiştirirken gerekli olan bir izin başvurusunda bulunmadığı bildirildi. Güvenlik ve tasarım nedenleriyle incelemeye alınan logo, binanın etrafındaki sakinleri oldukça rahatsız ediyor.

Pazartesi günü polislerin şirketin Twitter logosunu ve ikonik mavi kuşu binanın yan tarafından kaldırmasına izin vermemesi üzerine cuma günü binanın tepesine “X” yerleştirildi. Polis, kaldırılırken işaretlerden birinin düşmesi ihtimaline karşı yayaları uzak tutmak için kaldırımı bantlamayı başaramadıkları için Musk’ın işcilerinin bu işaretleri kaldırmasını engelledi.

Tabela bir yerleşim bölgesine bakacak şekilde yerleştirildi. O kadar parlak ki X merkez binası etrafında yaşayan insanlar bundan çok şikayetçi. Tabela sadece parlak bir şekilde durmakla kalmıyor aynı zamanda adeta yanıp sönen bir disko topu gibi davranıyor. Bu da haliyle insanları hayli rahatsız ediyor.  Twitter’da bir kullanıcı ışığın doğrudan yatak odasına girdiğinden duyduğu rahatsızlığını dile getirdi.Bina Teftiş Departmanı sözcüsü Patrick Hannan’a göre, değiştirilen tabelaların “binanın tarihi doğası” ile tutarlı olduğundan emin olmak için bir izin gerekiyor. Hannan bir e-postada, “Bu tabelanın yerleştirilmesi için planlama incelemesi ve onayı da gerekli. Belediye bu konu hakkında şikayette bulunuyor ve soruşturma başlatılıyor” dedi.

7 otomobil devi elektrikli araçlar için bir araya geliyor: Şarj sorunu tarih oluyor!

 Trafikte dolaşan elektrikli otomobil sayısı her geçen gün artarken, şarj istasyonlarına olan ihtiyaç da yükseliyor. Şarj istasyonları konusunda elektrikli otomobil üreticileri ise önemli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmaların belki de en büyüğü ise bugün duyuruldu.

7 otomobil üreticisi elektrikli araçlar için güçlerini birleştiriyor

BMW, GM, Honda, Hyundai, Kia, Mercedes-Benz Group ve Stellantis yaptığı açıklama ile elektrikli otomobillerin benimsenmesinin hızlanması adına Kuzey Amerika’da şehirler ve otoyollarda yeni bir “yüksek güçlü” şarj cihazı ağı sunmak için güçlerini birleştirdiklerini duyurdu.

elektrikli otomobil şarj ortaklığı

Bu 7 dev otomobil şirketi, şarj cihazları ağını hızlı bir şekilde geliştirmek ve uygulamak için federal ve eyaletten de destek beklediğini ifade ediyor. Ortaklık sonucunda ortaya çıkacak olan şarj ağı sisteminin her markadan elektrikli otomobili desteklemesi hedefleniyor.Son yapılan araştırmalara göre ABD’de 2,3 milyon elektrikli araç bulunuyor. Buna karşılık DC hızlı şarj istasyonu sayısı ise saece 32 bin. Bir başka deyişle, her 72 araç için 1 adet DC hızlı şarj sistemi bulunuyor. 2030 yılına gelindiğinde ise ABD’de elektrikli otomobil sayısının 30 milyonu aşacağı tahmin ediliyor. Bu yüzden gelecekte elektrikli otomobil şarj istasyonları çok daha büyük önem taşıyacak.

Elektrikli araçların gelecekte çok daha fazla yer alacağını ifade eden 7 otomobil şirketi ise şimdiden çalışmalara başlamış durumda. Elektrikli otomobil şarj istasyonu için bir araya gelen 7 şirket 2023 yılı bitmeden 30 bin DC hızlı şarj istasyonu kurma hedefinde.

Elektrikli otomobillerin şarj istasyonunda yaşadığı sıkıntıları çözmek isteyen şirketler ayrıca istasyonlara sağlanan elektriğin yüzde 100 oranında yenilenebilir enerji ile çalışacağını duyurdu. Şirketler böylece elektrkli araçların CO2 emisyonunu gerçek anlamda sıfıra düşürme hedefinde.

7 otomobil şirketinin birleşmesi ile elektrikli otomobillerin olası şarj sorunu da ortadan kalkacaktır. Şirketlerin ilerleyen dönemde bu ortaklıkları diğer ülkelere de taşıması bekleniyor. Peki siz elektrikli otomobil modelleri ve şarj istasyonu sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

Gelecekteki AirPods modelleri beyin dalgalarını okuyabilecek!

 Temmuz ayında verilen yeni bir Apple patenti, AirPods kulaklık serisine ekstra sağlık izleme özellikleri ekleme konusundaki düşünceleri ortaya koyuyor. Patent, çeşitli biyosinyalleri okuyacak olan kulakiçi kulaklıkların her tarafına dağılmış küçük elektrotların nihai kullanımını açıklıyor. Bu patente göre gelecekte çıkacak AirPods’lar beyin dalgalarını okuyabilecek ve buna göre işlem yapabilecek.

AirPods, beyin dalgaları gibi biyosinyalleri okuyabilecek

Sağlık alanında gelişmek isteyen Apple, “Giyilebilir elektronik cihaz tarafından ölçülen biyosinyaller, bunlarla sınırlı olmamak üzere, bir elektroensefalografiyi (EEG) içerebilir. Bazı düzenlemelerde, elektromiyografi (EMG), elektrookülografi (EOG), elektrokardiyogram (elektrokardiyogram) gibi diğer biyosinyaller ölçülebilir.” ifadelerini bu patentte kullanıyor.

Bir AirPods’un üzerine yerleştirilmiş elektrotlar. (Prototip)

Apple, söz konusu küçük elektrotların hem kablolu hem de kablosuz kulaklık muhafazasının her yerine yerleştirilmesinin patentini aldı. Açıklama ayrıca, hem aktif hem de referans elektrotların, bir kullanıcının kulak şekli özelliklerine göre ayrı ayrı yapılandırılması gerekebileceği hususunda da uyarıda bulunuyor.Biyosinyal ölçüm cihazları, kulaklıkların ucuna da yerleştirilebilirken, Apple, kullanıcının elektroensefalografiyi veya diğer ölçüm oturumlarını başlatmak veya bitirmek için yan tarafa nasıl dokunabileceğini gösteriyor. Apple’ın kullanıcı beyin dalgalarını ve diğer biyosinyallerini nasıl ölçeceğini planlamak için çok çalışması gerekirken bunların hepsi şimdilik fikir alanında.Ayrıca belirtmekte fayda var ki patentler genellikle tüm gerekçeleri kapsayacak ve ileriye dönük davalardan kaçınmak için mümkün olduğunca geniş dosyalanır. Nihai ürün genellikle onu açıklayan patentte dosyalanandan çok daha kısıtlı işlevselliğe sahip olur.

Apple, ünlü Mayo Clinic ve sağlık araştırmacılarıyla iş birliği yaparak ve Watch serisiyle ölçüm analizi kodunu kırmak için büyük veriler kullanarak FDA onaylı gerçek EKG takibini gerçekleştirmeyi başardı. Bununla birlikte, beyin dalgaları gibi biyosinyalleri okumak da yasal zorunluluktan geçmek zorunda kalacak, bu nedenle özelliği, gelecekteki bir AirPods sürümünde görmemiz biraz zaman alabilir.

29 Temmuz 2023 Cumartesi

Akıllı telefon markaları zor durumda: Düşüş sürüyor!

 Dünya genelinde yaşanan enflasyon her şeyi olduğu gibi teknolojik alet satışlarını da olumsuz etkilemiş durumda. Bunların başında ise hiç kuşkusuz akıllı telefonlar geliyor. Son gelen raporlar da akıllı telefon satışların düşüşünü doğruluyor.

Akıllı telefon satışları üç çeyrek üst üste düşüş yaşadı

Analiz şirketi Counterpoint Research’e göre, 2023’ün ikinci çeyreğinde ABD’deki akıllı telefon sevkiyatları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 düştü. Yayınlanan son rapor ile birlikte ABD’de telefon sevkiyatlarının üst üste üçüncü çeyrekte de düştüğü ortaya çıktı.

Uzmanlar, son dönemde düşen enflasyon rakamlarına rağmen tüketicilerin piyasa belirsizliği nedeniyle akıllı telefonlarını yenilemekte tereddüt ettiğini ifade ediyor. Çoğu uzman bir sonraki çeyrekte de sevkiyat rakamlarının düşeye devam etmesini öngörüyor.Yaşanan talep düşüşünden en çok ise Android firmalarının etkilendiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre TCL-Alcatel sevkiyatları üzde 37 oranında azalmış durumda. Diğer yandan Samsung’un sevkiyatları yüzde 37 düşerken, Motorola ise yüzde 17 oranında bir düşüş yaşıyor.

Yaşanan olumsuz havadan en az ise Apple etkilenmiş gibi görünüyor. Apple sevkiyatları geçtiğimiz dönemin aynı dönemine göre sadece yüzde 6’lık bir düşüş yaşadı. Öte yandan Google’ın yaşadığı yüzde 48’lik yükseliş ise markanın ABD’de sadece yüzde 2’lik bir payı olduğu için biraz yanıltıcı görünüyor.

akıllı telefonlar

Akıllı telefon sevkiyatından en az etkilenen Apple, böylelikle pazar payını da yüzde 55’e çıkarmayı başardı. Şirket 2022 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 45’lik bir pazara sahipti. Samsung’un pazar oranı ise yüzde 28’den 23’e düştü.

Tweet atma devri bitti! Ne yapıyorsun Elon Musk?

 Herkesin bildiği üzere Elon Musk, Twitter hakkında çok büyük değişiklikler yapma kararı aldı. Değişikliklerini bir bir geri adım atmadan uygulayan Musk, popüler uygulamanın logosunu değiştirdikten sonra bununla sınırlı kalmadı. Bazı temel yapıları değiştirmeye halen devam ediyor. Öyle ki artık Twitter’da paylaşılan her şeyin tweet ibaresi adı altında paylaşılması sona erdi. Yani tweet atma devri resmen bitti.

Tweet devri bitti, gönderi devri başladı!

Twitter, yeni adı “X” ile bu haftanın başlarında Android‘e geldi ve dün de iOS için resmen uygulama adı ve simgesi de değişti. Şimdi de yayınlanan başka bir güncelleme ile tweet ibaresi kaldırıldı. Bunun yerine artık eski ismiyle tweet’ler gönderi olarak adlandırılacak. Uygulamanın Play Store’daki paket adı hala com.twitter.android ve sonuçta değişmesi pek olası değil çünkü bu, yeni bir uygulama gerektirir.

Bu hafta içinde önceki güncelleme, çeşitli uygulama kopyalarına, arama çubuklarına ve menüye “X” ekledi. Şimdi, X for Android, FAB’nin sağ alt köşesini açtığınızda gözüken “Tweet” ibaresini “Gönder” olarak değiştirdi. Dolayısıyla paylaşılan içeriklerin ismi de “gönderi” olmuş oldu. Bu gerçekten de keskin bir dönüş ve markanın ikonik halinden nasıl uzaklaştığının bir göstergesi daha oldu.Bu değişikliği, “Tweetler” sekmesinin “Gönderiler” haline geldiği profil sayfalarında da görebilirsiniz. Ancak tekrardan belirtmekte fayda var ki bu yenilik henüz Android kullanıcılarına sunuldu. Bu güncellemeden itibaren, koyu mavi “loş” karanlık modu hala mevcut, ancak tamamen siyah (veya bugün “ışıklar kapalı” olarak bilinen mod) olacak şekilde ayarlandı.Bu güncellemeyle birlikte henüz açık tema kalkmış değil. Ancak Elon Musk yaptığı açıklamada “Bu platform, yakında sadece karanlık moda sahip olacak. Karanlık mod, her konuda daha iyi deneyim sunuyor.” ifadelerine yer verdi. Bu da bize açık temanın kaldırılacağının sinyallerini güçlü bir şekilde verdi. Tepki çeken kararın ne zaman uygulamaya alınacağı ise bilinmiyor. İlerleyen günlerde bunu anlayacağız.

Beko FitFry inceleme!

 Mutfakta hem fırın hem de Fryer özelliklerini bir arada kullanmanızı sağlayan Beko FitFry Ankastre Buhar Destekli Fırın inceleme videosu ile birlikteyiz.

Beko FitFry incelemeBeko’nun yeni Fit Fry teknolojisine sahip ankastre fırını, su deposu ve 2’si bir arada özelliklerine sahiptir. Özel tasarımlı delikli tepsi sayesinde yiyecekler çıtır hale getirilir ve sadece 1 kaşık yağ kullanarak sağlıklı dışı çıtır içi yumuşak kızartma yapabilirsiniz. Yenilenen fan sistemi ve iç tasarımı sayesinde kapağı açmadan sıcak hava homojen bir şekilde fırının içinde dağılır. Buhar destekli pişirme teknolojisi 3 adımda hızlıca hazırlanabilir.Fırın et ve tavuk yemeklerini suyunu kaybetmeden pişirirken, hamur işlerinin dışı çıtır ve içi yumuşak kalmasını sağlar. Fırının büyük iç hacmi 72 litre ve A+ enerji seviyesindedir. Plastik, alüminyum veya bakalit saç kullanılmamıştır. Özel tasarım delikli paslanmaz çelik tepsi bulaşık makinesinde yıkanabilir. Fırın siyah, beyaz ve gri renk seçenekleriyle sunulmaktadır.

• Beko FitFry teknolojisi: Fırın, içindeki homojen ısı dağılımı sayesinde ekstra enerji harcamadan çıtır çıtır dışı ve yumuşacık içiyle sağlıklı ve lezzetli kızartmalar yapmanızı sağlar. Aynı anda iki farklı çeşit kızartma yapabilme özelliği sayesinde airfryer’a kıyasla daha fazla kişiye tek seferde kızartma yapabilme avantajı sunar.

• AeroPerfect motor teknolojisi: Yenilenen fan sistemi ve iç tasarımı sayesinde fırın içerisindeki sıcak hava kusursuz bir şekilde dağılır. Bu özellik %40 daha homojen pişirme sağlar ve her seferinde aynı sonucu almanızı sağlar.

• Buharlı temizleme özelliği: Fırının katalitik yüzey kaplaması yağ artıklarını emerek görüntü kirliliğine ve kötü kokulara neden olan unsurları ortadan kaldırır. Bu özellik sayesinde zahmetsiz bir fırın temizliği sağlanır.

• SteamAssisted Buhar Destekli Pişirme: Buhar destekli pişirme teknolojisi, fırın kapağını açmanıza gerek kalmadan su eklenerek buhar oluşumunu sağlar. Bu sayede et yemekleri suyunu kaybetmeden daha yumuşak ve tandır kıvamında pişirilir.

• Et probu: Hassas et pişirmesi için kullanılan bu özellik, uzun ince sensörlü bir uca sahiptir ve etin iç sıcaklığını ölçerek mükemmel et kızartması yapmanızı sağlar.

• Bu fırın, kullanıcılara geniş bir yelpazede pişirme seçenekleri sunan 15 farklı fonksiyon ile donatılmıştır. Bu fonksiyonlar arasında sulu yemekler, kızartmalar, hamur işleri, buz çözme, buharlı temizleme, sıcak tutma, düşük sıcaklıkta pişirme, yüksek sıcaklık fonksiyonu, elektroturbo (fan destekli pişirme), pizza pişirme, buhar destekli pişirme ve daha fazlası yer almaktadır.

• Fırında aynı anda tat ve koku karıştırmadan 3 farklı yemeği pişirmek mümkündür. Autobake özelliği, pişen yemeklerin fırın camından görülebilmesini sağlar, böylece pişme sürecini kontrol etmek kolaylaşır. Fırın, katalitik yan duvarlara sahiptir, bu da temizliği kolaylaştırır. Ayrıca, fırın tepsisi bulaşık makinesinde yıkanabilir, bu da kullanıcıya ekstra bir kolaylık sağlar.

• Beko Ankastre Buhar Destekli Fırın, A++ enerji seviyesine sahip olduğu için enerji tasarrufu sağlar. Bu özellikle kişi sayısı arttıkça kazanılan zaman vurgulanabilir.

RTX 4070 rakibi: AMD’nin yeni canavarı RX 7900 GRE tanıtıldı!

 AMD’nin yeni üyesi Radeon RX 7900 GRE masaüstü grafik kartı tanıtıldı. İlk olarak Çin’de duyurulsa da kart, küresel olarak da satışa sunulacak gibi görünüyor. RX 7900 GRE ibaresindeki GRE, Golden Rabbit Edition (Altın Tavşan Sürümü) anlamına gelir. RX 7900 XT’nin küçültülmüş bir versiyonudur. Yani GPU’da bazı küçük azalmalar ve bellekte önemli ölçüde azalmalar mevcuttur.

ChinaJoy 2023’ün göz bebeği: RX 7900 GRE tanıtıldı

Radeon RX 7900 XT’nin 84 bilgi işlem birimiyle karşılaştırıldığında, 7900 GRE’de 80 adet bulunuyor. Oyun frekansı (oyun oynarken beklenen GPU saat hızı) ise 2000 MHz’den 1880 MHz’e düşüyor. 7900 XT’deki 20 GB 20 Gbps 320 bit bellek, 16 GB 18 Gbps 256 bit’e düşüyor ve bu da bellek bant genişliğinin 800 GB/sn’den 576 GB/sn’ye düşmesine neden oluyor. Ayrıca 7900 XT’deki 315W TDP değeri de bu kartta 260W olarak karşımıza çıkıyor.

AMD, 7900 GRE’yi 4K yerine 1440p kart olarak konumlandırıyor. Şirketin pazarlama materyali ayrıca onu 6800 XT’nin halefi olarak gösteriyor ve ikisi doğrudan karşılaştırılıyor. Bu da RTX 4070 ile benzer performansa sahip olması gerektiği anlamına geliyor. Üç fanlı soğutma sistemi ile karşımıza çıkan yeni kartın  ABD’de 649 dolar gibi bir fiyat etiketine sahip olacağı açıklandı.Bu fiyata bakacak olursak AMD, yeni fiyatlandırma politikası ile RTX 4070’i hedeflemiş durumda. Nvidia, RTX 4070’e 599 dolar fiyat biçse de kartın birçok versiyonu yaklaşık 650 dolara satılıyor. Referans bir AMD modeliyle birlikte PowerColor, Sapphire ve XFX türevleriyle de sunulacak olan kart 28 Temmuz’da Çin’de satışa çıktı. Ancak küresel olarak ne zaman satışa sunulacağı ve aynı isme sahip olup olmayacağı konusunda bir bilgi yok.

Radeon RX 7900 GRE özellikleri

Bilgi İşlem (Hesaplama) Birimi80
Temel Frekans1270 MHz
Yükseltme Frekansı2245 MHz’e kadar
Oyun Frekansı1880 MHz
Transistör Sayısı54 bin
Tipik Kart Gücü (masaüstü) 260 W
AMD Infinity Önbellek Teknolojisi64 MB
Video Belleği16 GB GDDR6
Bellek Arabirimi256 bit
Bellek Bant Genişliği576 GB/sn’ye kadar
Etkili Bellek Bant Genişliği2250 GB/sn’ye kadar

İşler rayından çıktı: Uzay aracı komut almayı kesti!

 NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi), uzaya gönderdiği Voyager 2 uzay aracı hakkında yeni bir gelişmeyle karşımıza çıktı. Bugün erken saatlerde yapılan açıklamaya göre Voyager 2, anten yönelimindeki bir değişliği tetiklemesiyle birlikte komut alamıyor. Bu durum ise uzay aracının Dünya’ya veri iletmesini engelliyor. İşte detaylar!

Voyager 2 anteni 2 derecelik bir değişlikle karşı karşıya!

NASA, 1977 yılında insansız uzay aracı Voyager 2’yi uzaya gönderdi. Voyager misyonunun asıl amacı Jüpiter ve Satürn’den bilgi toplamaktı. Bugün erken saatlerde uzay ajansından gelen haberlere göre işler pek de yolunda gitmiyor. NASA’nın açıklamasına göre bir komut dizisi, uzay aracının anten yöneliminde 2 derecelik bir değişikliği tetikledi.

Uzayda işler rayından çıktı Uzay aracı komut almayı kesti!

Açıklamasında NASA, bu tetiklemenin Voyager uzay aracının komut almasını ve Dünya’ya veri iletmesini engellediğini belirtti. Ajans aksaklığı, sondanın Derin Uzay Ağı (DSN) tarafından işletilen yer antenleriyle iletişim kurma yeteneğini bozduğunu belirtti. Ayrıca aracın Dünya’daki görev ekibinden de komut alamadığını açıkladı.NASA, Voyager 2’nin antenini Dünya’ya dönük tutmak için yönünü her yıl birçok kez sıfırlamaya programladığını belirtiyor.  Bu işlem özellikle kaybedilen bağlantıyı yeniden kurmaya ve rutin işlerin devam etmesine yardımcı oluyor. Bir sonraki sıfırlama işlemi ise 79 gün sonra yapılacak.

Söz konusu iletişim eksikliğine rağmen ekip, Voyager 2’nin planlanan yörüngede kalacağına oldukça emin. Bununla birlikte uzay ajansı Dünya’dan yaklaşık 24 milyar kilometre uzakta olan Viyager 1’in normal bir şekilde çalıştığını ifade etti.

Uzayda işler rayından çıktı Uzay aracı komut almayı kesti!

Bu Voyager 2, Dünyadan yaklaşık 19,9 milyar kilometre uzaklıkta yer alıyor. Ayrıca sürekli olarak yıldızlararası uzayın derinliklerine doğru ilerliyor. Bunun yanı sıra Voyager 1 Dünya’dan en uzak insan yapımı nesne olma özelliğine sahip.