Yapay zekaya yönelik yatırımlarıyla ön plana çıkan Microsoft, geçtiğimiz gün düzenlediği bir etkinlik sonrasında hisselerinde büyüme gördü.Microsoft’un piyasa değerisadece bir gün içerisinde 154 milyar dolar seviyesinde yükseldi. Bu durum sonrasında ise şirketin değeri2,7 trilyon dolarile tarihi bir noktaya ulaştı.
Microsoft hisseleri bir yılda %50 değerlendi
Microsoft, Office 365 platformu için Copilot desteği sunacağını açıkladı. Kullanıcılar, aylık 30 dolarlık bir abonelik kapsamında GPT-4 destekli Copilot’a erişim sağlayabilecek. Bu haber başta olmak üzere diğer yapay zeka gelişmeleri, şirketin hisselerini 366 dolar seviyesine çıkardı. Bu da bir günde 154 milyar dolar değerlenmesine yol açtı.
Teknoloji devinin hisseleri geçtiğimiz gün yüzde 6 gibi etkileyici bir artış yaşadı. Bu, hisselerin tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığı anlamına geliyor. Şu anda ise 360 dolar civarında seyrettiğini söylemek mümkün.Yapay zeka trendini en çok kullanan firma Microsoft olmuş gibi görünüyor. Hisselerdeki bu artış, şirketin son bir yıldaki piyasa değeri kazancını 885 milyar dolar seviyesine çıktığını gösterdi. Ayrıca hisse senetleri ise bu dönemde yüzde 50 değerlendi.
Yapay zekanın yükselişi, işletmelerin çalışma şekli üzerinde de önemli bir etkiye sahip. Örneğin, yapay zeka destekli sobet botları artık müşterilerin sorularını yanıtlamak ve destek sağlamak için kullanılıyor. Yapay zeka destekli algoritmalar ise tedarik zincirlerini optimize etmek ve daha iyi yatırım kararları almak için tercih ediliyor.
Yapay zeka patlamasından yararlanan tek teknoloji devi Microsoft değil. Son aylarda Alphabet, Amazon ve Nvidia gibi diğer teknoloji şirketlerinin piyasa değerleri de yükseldi. Bu durum, yatırımcıların yapay zekanın uzun vadeli beklentileri konusunda giderek daha fazla yükselişe geçtiğini gösteriyor.
Geliştirdikleri giyilebilir spor ürünleriyle ISPO Fuarı kapsamında düzenlenen Spor ve Sağlık Zirvesi FitTech Summit’e katılım daveti alan tek Türk Start-up şirketi WearTechClub, 25 ülkeden 300’den fazla girişimci arasından birinci seçilerek ISPO Accelerator Ödülü’nü ülkemize getirmeyi başardı.
Türk start-up Weartechclub, dünyanin en büyük spor fuarı ISPO’dan büyük ödülle döndü!
Almanya’nın Münih şehrinde 1970 yılından bugüne, her yıl gerçekleştirilen ve dünyanın spor trendlerini belirleyen ISPO Fuarı’na bu yıl, İstanbul Teknik Üniversitesi teknoloji merkezi Arı Teknokent bünyesinde çalışmalarına devam eden Türk teknoloji ve spor start-up şirketi WearTechClub damga vurdu.
Spor endüstrisine yön veren, spor dünyasının en büyük buluşması ISPO Fuarı kapsamında düzenlenen Spor ve Sağlık Zirvesi FitTech Summit’e katılım daveti alan tek Türk Start-up şirketi WearTechClub, geliştirdikleri yenilikçi giyilebilir spor ürünleriyle 25 ülkeden 300’den fazla girişimci arasından birinci seçilerek ISPO Accelerator Ödülü’nü ülkemize getirmeyi başardı. WearTechClub, kumaşa entegre sensör teknolojisi aracılığıyla kullanıcıların sağlık verilerini takip eden ve gerektiğinde uyarı gönderen akıllı spor kıyafetleri ve akıllı telefon uygulamaları geliştiriyor. İstanbul Teknik Üniversitesi teknoloji merkezi Arı Teknokent iş birliğiyle çalışmalarını sürdüren WearTechClub, geleceğin teknolojilerini bugünden geliştirerek İTÜ Arı Teknokent vizyonunu da en iyi şekilde ortaya koyuyor ve Türk girişimciliğinin sesini, uluslararası arenada duyurmaya devam ediyor.
WearTechClub giyilebilir spor ürünleri; güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştürebilen, kalp atış hızı ya da kandaki oksijen miktarı gibi verileri ölçebilen, kişinin fiziksel hareketlerini anlamlı sağlık verilerine dönüştürebilen teknolojilerle donatılıyor. Sürdürülebilir kumaş teknolojisi ve akıllı sensörlerin entegrasyonu ile kullanıcılara benzersiz bir deneyim sunan WearTechClub giyilebilir spor ürünleri; sürekli takip edilen sağlık verilerini, bulut sistem aracılığıyla kullanıcısının telefon, bilgisayar ve akıllı saatine aktararak spor deneyimini kişiselleştiriyor ve spor deneyiminin kalitesini arttırıyor.
Tekstil, elektronik ve bilgisayar mühendisleri, tasarımcılar, akademisyenler ve sporculardan oluşan güçlü ekibi ile performansı arttıran, inovatif ve yeni nesil bir spor giyim markası olmaya odaklanan WearTechClub, aynı zamanda karbon ayak izini düşürmek üzere geliştirdiği teknolojilerle sürdürülebilirliği de önceliklendiriyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü’nden mezun olan ve 15 yıl boyunca Türkiye’nin en büyük reklam ajanslarında sanat yönetmeni görevini üstlenerek başarılı projelere imza atan Özgül Dalkılıç, 2017 yılında spor markası TightClub’ı kurdu. Sadece bir spor giyim markası olarak değil aynı zamanda bir performans hareketi olarak kurgulanan marka, her sporcunun ve hatta her bireyin hayattaki hedeflerine ulaşmak için kolektif güce ihtiyacı olduğu inancıyla hayata geçirildi. Genç Türk kadınının girişimciliğini ve enerjisini temsil eden, yenilikçi vizyonunu en iyi şekilde ortaya koyan TightClub bugün; İngiltere, Avusturya, İtalya, Almanya ve Lübnan’a ihracat yaparak 25.000’den fazla kullanıcıya ulaşıyor.
Konvansiyonel spor markası TightClub’ın devamı olarak 2023 Ocak ayında, İstanbul Teknik Üniversitesi iş birliğiyle kurulan WearTechClub ise özellikle giyilebilir ve yenilikçi spor teknolojilerine odaklanarak TightClub markasını geleceğe taşıyor. WearTechClub, kumaşa entegre sensör teknolojisi aracılığıyla kullanıcıların sağlık verilerini takip eden ve gerektiğinde uyarı gönderen akıllı spor kıyafetleri ve akıllı telefon uygulamaları geliştiriyor. Geliştirdikleri teknolojiyle dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen WearTechClub, dünya çapında tüm spor sektörü tarafından ilgiyle takip edilen ISPO Accelerator Ödülü’nü kazanarak bu alandaki başarısını bir kez daha ortaya koymuş oluyor.
İTÜ Arı Teknokent Unvan Unvan İsim Soyisim konu hakkında “Teknoloji, inovasyon ve girişimciliği odağına alan İTÜ ARI Teknokent olarak teknoloji firmalarına ve girişimcilere, teknoloji geliştirmeleri ve bu teknolojileri ticarileştirmeleri için en uygun ortam ve olanakları sunmayı hedefliyor, Türkiye’nin teknoloji gelişimine katkı sağlamak için çalışıyoruz. Yürüttüğümüz faaliyetler ve geliştirdiğimiz programlarla başarının “kültür ekmek” ve “değer üretmek” olduğuna inanıyor, bünyemizdeki tüm markalara değer ve destek veriyor, her zaman “Birlikte İleriye” gitmeyi amaçlıyoruz.
Bu amaçla çok yönlü, etkin ve sürdürülebilir bir üniversite-sanayi işbirliği için akademisyenlerimizi, İTÜ’nün sağladığı alt yapı ve akademik bilginin gücüyle teknopark şirketleriyle çalışmaya yönlendiriyoruz. Yarattığımız bu sinerji büyük başarılara imza atmamızda önemli bir rol oynuyor. Bunun en iyi örneklerinden biri de geliştirdikleri yenilikçi giyilebilir spor ürünleriyle fark yaratan WearTechClub. İTÜ Arı Teknokent bünyesinde faaliyetlerini sürdüren WearTechClub, tüm dünyada spor sektörünün en büyük buluşma platformu olan ISPO Fuarı’nda kazandıkları ISPO Accelerator Ödülü ile Türk girişimciliğinin başarısını tüm dünyaya duyurdu. İTÜ Arı Teknokent olarak hayata geçirdiğimiz iş birliklerinin son derece başarılı sonuçlarını, böylesine değerli ödüller ile taçlandırılmasından büyük gurur duyuyoruz. WearTechClub ekibini ve kurucuları sayın Özgül Dalkılıç’ı ISPO Fuarı’ndan ödülle dönerek ülkemizin başarılarını dünyaya taşıdıkları için içtenlikle tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu.
WearTechClub Kurucusu ve Endüstriyel Tasarımcı Özgül Dalkılıç konu hakkında “WearTechClub’ta çok güçlü bir ekiple ve çok büyük hedeflerle çalışıyoruz. Teknolojinin, bilim ve araştırmanın gücüne olan sarsılmaz inancımızla ve her zaman bir adım daha ileride olma tutkumuzla yaratıcılığımızı ve yeteneklerimizi yaptığımız işe adıyoruz.
Sporun geleceğini bugünden belirlemek için var gücümüzle çalışan WearTechClub olarak bilim ve teknolojiden güç alan kişiselleştirilmiş, akıllı spor deneyimleri yaratıyor ve kullanıcıların kendini daha güvende ve konforlu hissetmesine olanak sağlıyoruz. Yaptığımız özverili çalışmaların ses getiren olumlu geri dönüşlerini alabilmek gerçekten çok güzel. Spor endüstrisine yön veren ve her yıl onbinlerce spor profesyonelini bir araya getiren ISPO Fuarı’nda, 25 ülkeden 300’den fazla girişimci arasından birinci seçilmiş olmaktan büyük gurur duyuyoruz.
Bu vesileyle bu çok kıymetli ISPO Accelerator Ödülü’nün ülkemize getirilmesinde katkısı olan tüm çalışma arkadaşlarıma özverileri ve adanmışlıkları için çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bize her zaman güç veren İTÜ Arı Teknokent’e destekleri için teşekkür ediyorum. Birlikte daha nice başarılara imza atacağımıza ve WearTechClub olarak sporun geleceğine yön vereceğimize yürekten inanıyorum.” şeklinde konuştu.
ISPO FUARI SPOR TRENDLERİNİN NABZINI TUTMAYA DEVAM EDİYOR.
ISPO spor fuarı, Almanya’nın Münih şehrinde ilk kez 1970 yılında gerçekleştirildi. O günden bu yana spor giyim ve spor malzemeleri markalarını buluşturarak, katılımcılara eşsiz bir deneyim sunan ISPO Fuarı’nı her yıl 40 binden fazla katılımcı ziyaret ediyor. Spor endüstrisindeki lider markaları, tasarımcıları, üreticileri, iş ve spor dünyasından profesyonelleri bir araya getirerek spor sektörüne yön veren ISPO Fuarı, spor alanında en büyük ve en ilham verici platform olmasıyla tüm dünyada önemli bir rol üstleniyor. ISPO Fuarı’nda katılımcılar; spor modası ve trendleri, spor ekipmanları, outdoor malzemeleri, sporcuların performansını artıran teknolojiler ve spor aksesuarları gibi birçok alanda yenilikleri keşfetme imkanı buluyor.
Microsoft’un Activision-Blizzard’ı satın alma girişimi ABD’de onaylanmasının ardından, PlayStation sahipleri endişelenmeye başladı. Ancak Microsoft ve Sony’nin Call of Duty için anlaştığı ortaya çıktı. Buna göre yeniCall of DutyyapımlarıPlayStation5 için yayınlanmaya devam edecek.
Microsoft ve Sony’den tarihi PlayStation anlaşması
Microsoft ve Sony, Call of Duty serisinin PlayStation’da bulunmasını sağlayacak bir anlaşmaya imza attı. Activision-Blizzard’ın satılmasına karşı uzun zamandır direnen Sony, bu satın alımla birlikte rekabetin baltalanacağını iddia ediyordu. Ancak PlayStation kullanıcıları bir süre daha rahatça CoD oynayabilecek.
Xbox Yöneticisi Phil Spencer’in duyurduğu anlaşmanın detayları ise şu anda belirsiz. Microsoft ve Sony arasındaki anlaşmanın ilk aşamada Call of Duty yapımlarını içermesi bekleniyor. Diablo ve Overwatch gibi diğer oyunların Xbox’a özel olup olmayacağı bilinmiyor.Microsoft Başkan Yardımcısı Brad Smith de satın almayla ilgili endişeleri gideren bir açıklamada bulundu. Smith, 69 milyar dolarlık satın alımını “oyun pazarına zarar vermeyeceğini” söyledi. Bu, sevilen yapımların PlayStation veya Nintendo Switch için de çıkacağı anlamına geliyor.
Sony, Activision-Blizzard’ın satılmasına en çok karşı çıkan şirket olmuştu. ABD ve İngiltere’nin rekabet kurumlarını, rekabetin baltalanacağını dair ikna etmeye çalışmıştı. Ayrıca CoD gibi popüler yapımların PlayStation’dan kaldırılacağını iddia etmişti. Microsoft-Sony anlaşması ise bu endişeleri nihayet giderdi.
Microsoft-Activision satın alımı ABD tarafından onaylanmış olsa da, İngiltere’de belirsizlik devam ediyor. Bir süre önce soruşturmayı durduran İngiltere Rekabet Kurumu, yeni bir incelemenin başlatılabileceği mesajını verdi.
Dünyanın en popüler dijital müzik servisi Spotify, haftanın en popüler şarkıcıları listesini güncelledi. Böylelikle 7 Temmuz ile 13 Temmuz tarihleri aralığında Türkiye ve dünya genelinde en çok dinlenen sanatçılar belli oldu. İşte en popüler şarkıcılar…
İşte Spotify’da en popüler şarkıcılar!
Spotify tarafından paylaşılan verilere göre Türkiye’de en çok dinlenen şarkıcılar listesinin birinci sırasında Semicenk yer alıyor. Hemen ardından ise onu, Emir Can İğrek takip ediyor. Üçüncü sırada ise UZI bulunuyor.
Dünya genelinde en çok dinlenen şarkıcı ise Taylor Swift. İkinci ve üçüncü sırada ise sırasıyla Bad Bunny ve The Weeknd yer alıyor. Bu sanatçıların ülkemizde de önemli seviyede takipçisi bulunuyor. En popüler şarkıcıların tamamına aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.İşte Spotify’da en popüler şarkıcılar;
Apple, bilgisayar sektöründeki payını büyütecek adımlar atıyor.M3 çipli ilk Maccihazlarını Ekim gibi erken bir tarihte görücüye çıkarmayı planlıyor. Bu lansmanın,iPhone 15etkinliğinde hemen sonra yapılabileceği iddia ediliyor.
M3 çipli iMac, MacBook Air ve MacBook Pro Ekim’de tanıtılabilir
Bloomberg analisti Mark Gurman’a göre, Apple’ın M3 işlemciden gücünü alan Mac modelleri Ekim ayında görücüye çıkacak. Apple’ın Eylül ayındaki iPhone etkinliğinin ardından yeni bir Mac serisini tanıtmaya odaklanan başka bir ürün lansmanı planladığı iddia edildi.
MacBook Pro ve Mac Studio‘nun Ekim ayında piyasaya sürülmesi pek olası görünmüyor. Ancak bir sonraki iMac, 13 inç MacBook Air ve 13 inç MacBook Pro‘nun M3 çipinden gücünü alan ilk modeller olacağı düşünülüyor.Mart ayında, Apple’ın M3 işlemcisine sahip iki yeni iMac modeli içingeliştirme aşamasında olduğunu bildirmiştik. M3 çipi, M2 serisine kıyasla CPU ve GPU performansında önemli bir artış sunacak. Çekirdek konusunda büyük bir güncelleme üzerinde çalışmayan Apple,TSMC’nin 3nm sürecini kullanacak.
Yakın zamanda ortaya çıkan bir detayda, Apple’ın 32-40 inçlik iMac modelleri üzerinde çalıştığı belirtildi. Ancak bu modelin en erken 2024’ün sonlarına kadar gelmeyeceğini de belirtmek gerekiyor.
Şimdilik 24 inç ve M1 işlemcili iMac, Apple tarafından satılan tek hepsi bir arada diyebileceğimiz bilgisayar. M1 çipli mevcut model Nisan 2021’de piyasaya sürüldü ve Gurman, M3 çipli güncellenmiş modelin Ekim’de tanıtılmasını bekliyor.
Kablosuz ağ teknolojileri hızla gelişmeye devam ederken, bilim insanlarından oldukça önemli bir çalışma geldi. IEEE tarafından yayınlanan son rapora göreLi-Fi isimliışık tabanlı ağ teknolojisinin, Wi-Fi’dan 100 kat hızlı olacak. Li-Fi için belirlenen yeni standart, kablosuz bağlantıda yeni bir kapı aralayacak.
Li-Fi nedir ve IEEE 802.11bb standardı ne işe yarayacak?
Li-Fi, veri iletmek için ışık dalgalarını kullanan kablosuz bir veri teknolojisi olmasıyla öne çıkıyor. IEEE’in yeni deneyleri sonucunda ise IEEE 802.11bb standardına ulaşıldı. Wi-Fi’a kıyasla 100 kat daha hızlı veri aktarımı yaptığı belirlenen standart, 1 Gbps’ye kadar veri aktarımına ulaşabilecek.
IEEE 802.11bb standardının öne çıkan en büyük yeniliği Wi-Fi ile uyumlu olması. Araştırmacılara göre bu, Li-Fi cihazlarının Wi-Fi teknolojileriyle birlikte kullanılabileceğini gösteriyor. Yeni standart, hem işletmelerin hem de son kullanıcının Li-Fi teknolojisine geçiş yapmasını kolaylaştıracak.Li-Fi’nin Wi-Fi’ye göre bir dizi avantajı da bulunuyor. Wi-Fi’da kullanılan radyo dalgalarına kıyasla ışık sinyallerini engellemek çok daha zor. Bu durum ise hem daha güvenli hem de daha hızlı olmasını sağlıyor. Ayrıca enerji açısından da daha verimli olmasıyla öne çıkıyor.
Li-Fi henüz gelişiminin ilk aşamalarında olsa da internete bağlanma şeklinde devrim yaratma potansiyeline sahip. Hastaneler, okullar ve fabrikalar dahil olmak üzere ilk aşamada kalabalık bölgelerde kullanılması mümkün görünüyor.
Bu kablosuz ağ teknolojisinin henüz kullanıldığı bir bölge bulunmuyor. Ancak testlerin genişlemesiyle birlikte pilot bölgelerin açılması yakın görünüyor.
A Milli Kadın Voleybol Takımı daha önce bir kez final oynadığı FIVB Milletler Ligi finalinde Çin’i 3-1 yenerek şampiyonluğunu ilan etti. Filenin Sultanları bu sonuçla beraber dünya kulüpler sıralamasında ABD’yi geçerek zirveye oturmayı başardı. Göğsümüzü kabartan bu başarının ardından ülkenin dört bir yanından kutlama mesajları da gelmeye başladı. Özellikle sosyal medya millilerimizin bu başarısıyla çalkalandı.
Filenin Sultanları şampiyon oldu, sosyal medya sallandı
