21 Ağustos 2020 Cuma

Rusya, Koronavirüs Aşısı Sputnik V'in Üretimine Başladı

 Geçtiğimiz günlerde, aylardır tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüse karşı ilk aşıyı tescillediğini duyuran Rusya, bu sefer de üretime başlandığını duyurdu. Rusya Sağlık Bakanlığı, Sputnik V adı verilen aşının üretimine geçildiğini açıkladı.

Bu hafta gündeme damga vuran bir gelişme Rusya cephesinde yaşanmış ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ilk koronavirüs aşısının tescillendiğini duyurmuştu. Putin, ayrıca tescillenen aşının kızına da uygulandığını ifade etmişti.

Aşı konusunda ABD cephesi endişelerini dile getirirken Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen aşının son aşamayı geçtiğini ve insanlar üzerinde uygulanmak için resmen onaylandığını ifade etti.

COVID-19 aşı üretimine başlandı

aşı üretimi

Sputnik'te yer alan habere göre Rusya Sağlık Bakanlığı, Sputnik V adı verilen koronavirüs aşısının üretimine başlandığını duyurdu. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada "N.F. Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Ulusal Araştırma Merkezi tarafından yeni tip koronavirüs enfeksiyonuna karşı geliştirilen aşının üretimine başlandı" ifadelerine yer verildi.

Rusya Sağlık Bakanlığı yetkilisi Sergei Glagolev, salgın sürecinde aşıların erken tescillenmesinin normal olduğunu dile getirirken bakanlığın son 2 aydır aşıyı insanlar üzerinde test ettiğini söylemişti. Glagolev, aşıların erken tescili için ABD ve AB'de de çalışmalar yürüttüklerini dile getirmişti.

Dünya genelinde koronavirüs aşı çalışmaları devam ediyor

covid-19 aşısı, koroanvirüs aşısı, corona virüsü aşısı

Rusya'dan aşının tescillenmesi ve üretime geçilmesi haberleri arka arkaya gelirken dünya genelinde de birçok ülkede aşı çalışmalarına devam ediliyor. Bir aşının yaygın olarak kullanılabilmesi için üç aşamadan geçmesi gerekiyor.

429 Milyon Yaşındaki Trilobitin Gözü Korunmuş Hâlde Bulundu

 Köln Üniversitesi'nden bilim insanları, özellikle bir gözü iyi şekilde korunmuş olan 429 milyon yıllık bir trilobit fosilini incelediler. Yapılan incelemeler sonucu bu ilkel yaratıkların gözlerinin, günümüzde hâlâ yaşayan eklembacaklılar ile oldukça benzer bir yapıda olduğu anlaşıldı.

Dünya üzerindeki sularda 550 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen sert kabuklu vücut yapısına sahip olan trilobitler, evrim sürecinin en kompleks canlılarından biri olarak kabul ediliyor. Birçok farklı kayaçta çeşitli fosilleri bulunan bu canlıların evrimini incelemek, evrim sürecinin nasıl işlediğine dair oldukça ciddi cevaplar sunabiliyor.

Şimdiyse Köln Üniversitesi'nden Brigitte Schoenemann ve Edinburgh Üniversitesi'nden Euan Clarkson, özellikle gözleri mükemmel şekilde korunmuş bir trilobit örneğini incelediler. Yapılan incelemeler sonucu yaratığın yusufçuklarınkine benzer gözlerinin nasıl geliştiği ve bunun evrim hakkında ne söylediğine dair işe yarar bilgiler edinildi.

Trilobitin gözlerini oluşturan iç yapılar ilk kez tanımlandı:

trilobit

Söz konusu fosil, Çekya'daki 429 milyon yıllık tortul kayalardan geliyor. Mikroskopi kullanılarak yapılan incelemelerde yaklaşık bir santimetre uzunluğunda olan ’Aulacopleura koninckii' adlı trilobitin gözlerini oluşturan iç yapılar ilk kez tanımlandı. Bu lenslerdeki ışığa duyarlı reseptör hücrelerinin bileşimi ve düzeni, bilim insanlarına trilobit görüşüne dair bir bakış açısı kazandırdı ve ayrıca bileşik gözlerin erken evrimine işaret etti.

Trilobitin minik gözlerini incelemek pek de kolay olmadı. Scientific Reports dergisinde geçtiğimiz günlerde çevrimiçi olarak yayınlanan yeni çalışmada, Aulacopleura koninckii'nin "oldukça düz" ve yaklaşık 1 milimetre yüksekliğinde gözleri olduğu bildirildi. Bu türde, oval şekilli iki çıkıntılı göz başın arkasında bulunur ve özellikle hasara karşı savunmasızdır; araştırmacılar onu bulduğunda da yalnızca sol göz hâlâ sağlamdı.

İncelemeler sonucu, modern eklembacaklıların gözlerinde hâlâ mevcut olan yapılara rastlandı:

Bileşik gözlerde, 'ommatidium' adı verilen bireysel lensler, görsel girdileri işler ve beyne sinyaller göndererek bir görüntü mozaiği oluşturmak için birlikte çalışır. Bunu, en basit örnekle sineklerde görebiliriz. Şimdiyse araştırmacılar, trilobitin gözünde modern eklembacaklıların gözlerinde hâlâ mevcut olan yapıları tespit ettiler.

Büyük ommatidia içeren bileşik gözler, hayvanların düşük ışık koşullarında gezinebilmesine yardımcı olur ancak A. koninckii'ninkiler o kadar da büyük değildi. Bu sebeple bilim insanları, bu trilobitin gündüz aktif olduğu ve daha çok sığ sularda yaşadığını tahmin ediyorlar.

Grönland'daki Buz Tabakası Artık Geri Dönülemez Derecede Eridi

 Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre Grönland, öyle hızlı bir şekilde erimeye başladı ki küresel ısınma aniden dursa bile buz tabakasını yenileyemeyecek. Grönland'ın erimesinin okyanus seviyesini ne kadar yükseltebileceği de tahmin edilemiyor.

Son yıllarda küresel ısınmanın getirdiği sonuçları çıplak gözle görmeye başladık. Dev buz kütleleri sıcaklık sonucunda eriyerek okyanus seviyesinin artmasına yol açtı; iklimlerimiz değişti. Yapılan birçok araştırmaysa en kısa sürede önlem almaya başlamazsak bu durumdan geri dönemeyeceğimiz sonucunu göstermeye başladı.

Fakat National Nature dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, diğer çalışmalara göre daha da olumsuz bir sonuca varılmasını sağladı. Çalışmaya göre Grönland'daki buz tabakası, artık geri dönülemez bir biçimde eridi. Peki bu ne anlama geliyor?

Grönland küresel ısınma aniden dursa bile eriyecek:

grönland

Çalışmanın vardığı sonuca göre küresel ısınma şu dakika itibariyle aniden ortadan kalksa bile Grönland, eski halini kazanamayacak. Bunun sebebiyse Grönland'daki buz tabakasını oluşturan yıllık kar tabakasının buzulların erime hızıyla kafa tutamayacak hale gelmesi.

Araştırmacılar, çalışma kapsamında Kuzey Kutup bölgesinde 200'den fazla buzulu 2018'e kadar 40 yıllık sürede elde edilen uydu verileriyle incelediler. Verilerin incelenmesi sonucundaysa araştırmacılar, buz tabakasının erime hızının kar yağışına fark attığı sonucuna vardılar.

grönland

Grönland'a yağan kar, buz tabakasının üstünü kaplayarak tabakanın erimesini yavaşlatabiliyordu. Ancak şu anda okyanusların da ısınmasıyla birlikte Grönland'ın daha da hızlı buz tabakası kaybettiği keşfedildi. Dolayısıyla kar yağışı artık tek başına Grönland'ı korumak için yeterli olamamaya başladı.

Grönland, şu andaki verilere göre okyanusa her yıl 280 milyar ton eriyen buz ekliyor. Bu da Grönland'ı okyanus seviyelerinin yükselmesini sağlayan en büyük fiziksel kaynak yapıyor. Araştırmacılar, Grönland'ın öyle hızlı eridiğini söylüyorlar ki okyanus seviyesinde yaşanacak yükselme artık tahmin edilemiyor.

Araştırmacılar, Tüm Tatları Algılayabilen Yeni Bir Tat Hücresi Türü Keşfetti

 PLOS Genetics'te yayınlanan yeni bir araştırmaya göre araştırmacılar, daha önce hiç keşfedilmemiş yeni bir tat hücresi keşfetti. Bu tat hücresi, diğer tat hücreleri gibi seçici olmak yerine tüm tatları algılayabiliyordu.

Dünyada her gün onlarca araştırma sürerken bunlardan bazıları bizim kendi içimizde oldukça ilginç şeylerin varlığını ortaya koyuyor. Bu araştırmalardan birisi olan ve PLOS Genetics'te yayınlanan yeni bir araştırma, ağzımızda daha önce hiç keşfedilmemiş yeni bir tip tat alma cisimciğinin olduğunu ortaya koydu.

Bugüne kadar bilinene göre dilimizde acı, ekşi, tuzlu ve tatlıyı ayırt etmemizi sağlayan tat bölgeleri bulunuyor. Ancak araştırmacıların yeni buldukları sonuca göre aslında ağzımızda her türlü tadı tespit etmemizi sağlayan farklı bir tat alma cisimciği daha bulunuyor.

Hiçbir tat hücresine benzemiyor:

dil

Aslında geçmişte bazı araştırmacılar da ağzımızda geniş bir tat yelpazesine sahip tat alma cisimciklerinin olduğunu iddia etmişlerdi. Ancak araştırmacıların bu iddiaları hiçbir zaman kanıtlanamamıştı. 13 Ağustos'ta yayınlanan bu çalışmada araştırmacılar, tat alma cisimciklerinin bilgiyi beyne nasıl aktardığını daha iyi öğrenmek için fareler üzerinde çalışma yaptı.

Araştırmacıların fareler üzerindeki çalışmaları sonucunda da ağızda gerçekten de çeşitli tatları algılayabilen eşsiz bir tat hücresi bulundu. Bu eşsiz hücre, dilimizdeki tuzu ve ekşiliği tespit eden tat hücrelerine oldukça benzerdi. Ancak bu hücre dilde bilinen hücrelere göre daha duyarlıydı.

Yapılan çalışmalara göre diğer hücrelerden daha duyarlı olan bu hücre, tüm tat türlerini tespit ederek bilgiyi beyne birden fazla yol üzerinden ulaştırıyor. Kısacası bu hücre, dilimizde bulunan ve tatları tespit etmemizi sağlayan üç farklı tipteki hücrenin yaptığı işlevi tek başına gerçekleştiriyor.

Araştırmacıların keşfettikleri yeni hücre türü, bilim için de oldukça önemli bir konumda yer alıyor. Zira bu kadar geniş bir tat yelpazesine sahip hücre türü, hücrelerin tat bilgisini beyne nasıl gönderdiğine dair yeni bakış açıları ortaya çıkabilir. Bununla birlikte çalışma, vücudumuzun hâlâ bilmediğimiz noktaları olduğu gerçeğini hatırlattı.

COVID-19 Salgınının İzleri, 2012 Yılına Kadar Uzanıyor Olabilir

 Araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir çalışmaya göre, şu an tüm dünyayı sarsan koronavirüsün izleri 2012 yılına kadar uzanıyor olabilir. Araştırmacılar, 2012 yılında Çin'de şu anki vakalarla oldukça benzer vakalar üzerine yazılan bir tezi örnek gösteriyorlar.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Yapılan yeni bir araştırmaya göre koronavirüsün sebep olduğu COVID-19 hastalığı bilinenden daha yaşlı olabilir. Yani hastalığın kökeni, 2019 yılında Wuhan'daki bir canlı hayvan pazarı değil 2012 yılındaki bir maden kuyusu olabilir.

Bioscience Resource Project'ten virolog Jonathan Latham ve moleküler biyolog Allison Wilson tarafından yapılan bir keşfe göre, Çin'in güneybatısında bulunan Yunnan şehrindeki maden kuyusundaki madenciler, yarasalara temas ettikten sonra solunum hastalığına yakalandı.

COVID-19 salgınının kökeni

covid-19

Latham ve Wilson, 2013 yılında yazılan 66 sayfalık bir master tezini çevirdi. Tezin yazarı, enfeksiyon kapan madencilere atanan ve madencilerin enfekte olmuş dokularını Wuhan Viroloji Enstitüsü (Wuhan Institute of Virology) test edilmeleri için gönderen Çinli bir doktordu.

Araştırmacılar, Independent Science News sitesindeki açıklamalarında, SARS-CoV-2 virüsünün soyuna özgü akrabalarının fiziksel kökenleriyle gerçekten ilgili olmadığını söyledi. İki virüs dizilimi olan BtCoV/4991 ve RaTG13'ü işaret ettiler.

covid-19 sokak temizliği

Araştırmacılar, "İçerisindeki kanıt, COVID-19 salgınının kökeni hakkında bildiğimizi düşündüğümüz her şeyi yeniden değerlendirmeye itti" dedi. Keşif, ayrıca 2012 yılında izole edilebilen hastalık vakasının 2019'da nasıl salgına dönüştüğüne dair de fikir ortaya attı.

Araştırmacıların teorileri, SARS-CoV-2'nin dikkat çeken özelliklerinden bir tanesi olan çok bazlı furin bölünme alanının (polybasic furin cleavage site) kaynağını açıkladığını iddia ediyor. Bölünme alanı, furin enziminin yapışmasını kolay hale getiren virüsün sivri uçlu bir bölgesi oluyor ve virüsün vücutta yayılmasına katkı sağlıyor. Latham, Science Times'ta yer alan habere göre virüs "hemen hemen kesinlikle" Wuhan Laboratuvarı'ndan kaçtı diyor.

2012 ve 2019'daki vakaların benzerlikleri

yarasa

Nisan 2012'de Yunnan'daki Mojiang madeninden altı madenci, yarasa pisliklerinin maden kuyusundan temizlenmesinden 14 gün sonra hastalığa yakalandı. Bu madencilerden 3 tanesi daha sonrasında hayatını kaybetti. Master tezinin yazarı Li Xu, hastalarda yüksek ateş, kuru öksürük, iltihaplı organlar ve bazı vakalarda baş ağrısı görüldüğünü not ediyor. Araştırmanın yazarları ise bu belirtilen hepsinin şu an COVID-19 ile ilişkilendirildiğini söylüyor.

Ayrıca 2012 vakalar ile günümüzdeki COVID-19 vakalarına uygulanan tedaviler de oldukça benzerlik gösteriyor. Tezde, madencilerin solunum cihazları ve steroid, kan inceltici ve antibiyotik karışımı ilaçlarla tedavi edildiği ifade ediliyor.


NASA, Dünya'nın Manyetik Alanındaki Çökmenin Büyüdüğünü Açıkladı

 NASA tarafından yapılan açıklamalara göre Güney Atlantik Anomalisi'ndeki manyetik alan zayıflığının büyüdüğü bildirildi. Açıklamalara göre söz konusu çökme, batıya doğru ilerliyor.

Dünya ve çevresini incelemeye devam eden NASA’dan bilim insanları, Güney Amerika kıtası ile Atlantik Okyanusu’nun güneyinde Dünya’nın manyetik alanının zayıfladığını tespit ettiler. Bilim insanlarının açıklamalarına göre Güney Atlantik Anomalisi (SAA) olarak bilinen bölgesel zayıflama, batıya doğru hareket ediyor.

Yıldızımız Güneş, Dünya’ya ısı ve ışık dışında yüklü parçacıklar da gönderir. Dünya’nın manyetik alanı ise bu yüklü parçacıkların gezegenimize ulaşmasını engelleyerek yaşamı mümkün kılar. Yüklü parçacıkların Dünya’ya ulaşması hem yaşamı tehdit eder, hem de günümüz medeniyetini mümkün kılan elektronik cihazların sorunsuz çalışmasını engeller.

Manyetik alandaki çökme bu şekilde görünüyor

manyetik alan çökme

Bilim insanlarının açıklamalarına göre manyetik alanda ortaya çıkan söz konusu ‘çökme’, güneş rüzgarlarının Dünya’nın manyetik alanı sayesinde oluşan Van Allen Kuşakları’nı deforme etmesiyle ortaya çıktı.

Goddard Jeodezi ve Jeofizik Laboratuvarı'ndan jeofizikçi ve matematikçi Weijia Kuang, “Ters polariteye sahip bir alan, Güney Atlantik Anomalisi olarak bilinen bölgede hızla büyüdü. Bu nedenle söz konusu bölgedeki (manyetik) yoğunluk çevresine göre ciddi şekilde az.” diyerek bölgenin bir manyetik zayıflık oluşturduğunu ifade etti.

20 Ağustos 2020 Perşembe

Latte Soğuk Pasta Tarifi

 

Latte Soğuk Pasta Tarifi İçin Malzemeler

Pasta tabanı için:

  • 3 paket petibör bisküvi
  • 2 bardak sıcak su
  • 2 tatlı kaşığı gold kahve

Kreması için:

  • 3 paket krem şanti
  • 1 bardak süt
  • 2 tatlı kaşığı gold kahve
  • 2 tatlı kaşığı şeker

Üzerine:

  • Elenmiş kakao

Latte Soğuk Pasta Tarifi Yapılışı

  1. Size pişmeyen bir pasta tarifi vereceğim.
  2. İlk önce krem şantiyi hazırlayarak başlıyoruz.
  3. Bir bardağa 2 tatlı kaşığı gold kahve ve şekeri döküp 1 bardak süt ile sulandırıyoruz.
  4. Krem şantiyi döküp çırpıyoruz. Çok katı bir kıvam olmalı buna dikkat edin.
  5. Krem şantiyi dolaba koyup ardından tabanı hazırlamaya geçiyoruz.
  6. Bisküvileri rondodan geçirip toz haline getirdikten sonra 2 bardak sıcak suya, 2 tatlı kaşığı gold kahveyi ekleyip bisküvilerle karıştırıyoruz.
  7. Çok katı olmayacak elinize yapışmakla yapışmamak arasında bir kıvam lazım.
  8. Ardından bir çembere pasta tabanını döküp kaşıkla düzeliyoruz.
  9. Üzerine krem şantiyi ekleyip, 1 tepeleme kakaoyu üzerine eliyoruz.
  10. Dolapta en az 2 3 saat dinlendirdikten sonra servise hazır hale gelmiş oluyor.

Afiyet olsun😊.

Tavuklu Mantarlı Fırın Makarna Tarifi

 

Tavuklu Mantarlı Fırın Makarna Tarifi İçin Malzemeler

  • Yarım kilo jülyen tavuk göğüsü
  • 1 paket mantar
  • 200 gram kaşar peyniri
  • 1 litre süt
  • 4 yemek kaşığı un
  • 2 yemek kaşığı margarin
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
  • 1 adet kırmızı biber
  • 1 su bardağı haşlanmış bezelye
  • Karabiber
  • Fesleğen
  • Tuz
  • 2 diş sarımsak

Tavuklu Mantarlı Fırın Makarna Tarifi Yapılışı

  1. Öncelikle tavuk, bezelye, mantar, sarımsak, kırmızı biber sotelenir ve bir kenara alınır.
  2. Bir tencerede fırın makarnalar yeterince haşlanır.
  3. Başka bir tencerede un ,yağ kavrulur.
  4. Süt eklenir ,karabiber serpilir ve beşamel sos hazırlanır.
  5. Haşlanan makarnalar süzülür, büyük dikdörtgen borcama yarısı döşenir.
  6. Hazırlanan mantarlı tavuklu harcın tümü üzerine eklenerek yayılır.
  7. Rende kaşarın yarısı bu harcın üzerine serpilir, kalan makarna üzerine eklenir.
  8. En üste beşamel sosun hepsi her yere gelecek şekilde yayılır ve kalan kaşarlar sosun üzerine serpilir.
  9. Önceden ısıtılmış 200 derecede üzeri nar gibi kızarıncaya kadar pişirilir. Afiyet olsun.

Çiçek Köfte Patates (Şekli Ve Tadı Şahane) Tarifi

 

Çiçek Köfte Patates (Şekli Ve Tadı Şahane) Tarifi İçin Malzemeler

  • 2 büyük patates
  • 2 kırmızı dolmalık biber
  • 250 gr kıyma
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 dilim bayat ekmek içi
  • 1 küçük baş kuru soğan

Çiçek Köfte Patates (Şekli Ve Tadı Şahane) Tarifi Yapılışı

  1. Kıymamızı, yoğurma kabımıza koyuyoruz .
  2. Üzerine soğanı rendeleyip ekmek içini ıslatıp kıymamıza ilave ediyoruz.
  3. Daha sonra tuz, karabiber ilave edip iyice yoğuruyoruz.
  4. Yoğurma işlemi bitince kıymamızdan cevizden biraz büyük parçalar koparıp yuvarlak şekil veriyoruz.
  5. Patateslerimizi soğuduktan sonra ince kesme aparatı ike kesiyoruz.
  6. Aparat yoksa kendiniz ince bir şekilde kesin.
  7. Kırmızı dolmalık biberimizin sap kısmınıdan 1 cm içeriden kesip çıkartıyoruz.
  8. Sonra 1 cm kalınlığıda halka şeklinde kesiyoruz tepsimize diziyoruz .
  9. Üzerlerine ince kestiğimiz patatesleri çiçek şekli verecek şekilde diziyoruz.
  10. Sonra hazırladığımız köfteleri çiçeklerimizin ortasına koyup 180 derece fırında 20 dk kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun.

Üzümle Ekşi Maya Yapımı Tarifi

 

Üzümle Ekşi Maya Yapımı Tarifi İçin Malzemeler

  • 1 su bardağı un
  • 1 çay bardağı içme suyu
  • 1 avuç kuru üzüm

Üzümle Ekşi Maya Yapımı Tarifi Yapılışı

  1. İstenilen herhangi bir un çeşidi ve içme suyunu boza kıvamında karıştırıyoruz ve bir kavanoz içine alıyoruz.
  2. İçine file gibi delikli bir beze üzümleri koyup bağlıyoruz ve karışımımızın içine koyuyoruz.
  3. Kavanozun ağzına bir bez parçasıyla kapatıyoruz ki hava alsın.
  4. Mayamızı oda ısısında uyutuyoruz ve her gün aynı saatte 1 çay bardağı un ve yarım çay bardağı su ile besliyoruz.
  5. Resimde görüldüğü gibi bazen karışım üstü de kara suyu çıkabilir bu kara suyu döküp sonra besleme işlemi yapıyorsunuz 3 veya 4 gün içinde mayanız hazır.
  6. Maya oluştuktan sonra içindeki üzümleri alabilirsiniz.
  7. Üzün yerine isteğe bağlı nohut hurma da kullanılabiliyor.
  8. Hazırlanmış mayayı buz dolabında saklıyoruz.
  9. Kullanmak istediğimizde dolaptan çıkartıp besleme yapıyoruz ve yarım saat sonra kullanacağımız kadarını alıp tekrar dolaba kaldırıyoruz.

Dut Pekmezinden Pestil Tarifi

 

Dut Pekmezinden Pestil Tarifi İçin Malzemeler

  • 2 su bardağı dut pekmezi
  • 5 su bardağı su
  • 1 su bardağı süt
  • 1/2 (yarım) su bardağı nişasta
  • 1/2 (yarım) su bardağı un
  • 1 su bardağı çekilmiş ceviz içi

Dut Pekmezinden Pestil Tarifi Yapılışı

  1. Pekmez su ile iyice karıştırılır.
  2. Süt ile un ve nişasta harmanlanır tortu kalmayacak şekilde çırpılıp pekmezli karışıma eklenir.
  3. Daha sonra kaynayana kadar karıştırılır akışkan bir kıvam elde edilir.
  4. Yağılı kağıt serili tepsilere ince tabakalar halinde paylaştırılıp güneş gören yere konur kuruması beklenir.
  5. 2 günde kurudu benimkiler daha sonra şeritler halinde kesilip rulo sarılır harika bir kış hazırlığı afiyet olsun.

Kabaklı Kaygana Tarifi

 

Kabaklı Kaygana Tarifi İçin Malzemeler

  • Zeytinyağı
  • 3 adet kabak
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı un
  • 1 tane kuru soğan
  • 3 tane yumurta
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı  kuru maydanoz

Kabaklı Kaygana Tarifi Yapılışı

  1. Öncelikle arkadaşlar tencereye zeytinyağı mızı ekledikten sonra küçük küçük kestiğimiz kabaklarımızı ve doğradığımız soğanları tuzumuz da iyice kavuralım ardından baharatları ekleyelim ve soğutmaya bekletelim.
  2. Soğuduktan sonra le ilimize diğer malzemeleri ekleyelim .
  3. Sütü, unu iyice karıştıralım ve çırpılmış yumurtayı ekledikten sonra devam karıştırmaya bir kaç dakika sonra hazırdır.
  4. Pişirme aşamasına geldik kızartma yapacağımız tavaya öncelikle hafif yağ gezdirelim biraz ısınsın bir kepçe dökelim tavamıza kepçenin de yardımıyla güzel bir yuvarlak şekli de verelim.
  5. Orta ateşte çift taraflı kızartmak gerekiyor çok kalın olmayacak çok ince de olmayacak.
  6. Ya tüm servis edebilirsiniz ya 4 parçaya kesip öyle servis edebilirsiniz tercih meselesi.

Umarım güzel anlatmışım dır afiyet olsun🤗.

Tel Şehriyeli Bulgur Pilavı Tarifi

 

Tel Şehriyeli Bulgur Pilavı Tarifi İçin Malzemeler

  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 su bardağı bulgur
  • 1 çay bardağı tel şehriye
  • 1/2 (yarım) yemek kaşığı domates salçası
  • 2 su bardağı sıcak su
  • 1 adet tavuk bulyon
  • Tuz

Tel Şehriyeli Bulgur Pilavı Tarifi Yapılışı

Herkese Merhaba, 💐🌈🎈

Hem çok pratik hem de lezzetine doyum olmayan, bu nefis bulgur pilavı tarifim için;😉👇👇

  1. Bulguru bir kaç su durulayıp, suyunu süzün.
  2. Tereyağı ve sıvı yağı yükseğe yakın ateşte tencereye alın, hafifçe kızdırdıktan sonra, tel şehriyeyi de ilave edin. Şehriyeler kahverengileşene kadar kavurun.
  3. Ardından salça, bulyon ve bulguru da ekleyerek, en az 5-6 dakika daha kavurmaya devam edin.
  4. Sıcak su ve damak zevkinize göre tuz ilavesini yapın ve kısık ateşte, tercihen ocağın küçük gözünde tencerenin kapağını kapatarak, pilavımızı pişmeye alın.
  5. Suyunu çekip,  bulgur taneleri piştiğinde, altını kapatıp, tencerenin ağzına havlu kağıt koyun ve kapağını kapatarak pilavı demlenmeye alın.
  6. Arzu ederseniz bulyon yerine, et suyu veya tavuk suyu kullanabilirsiniz.
  7. Tel tel,  nefis şehriyeli bulgur pilavımız servise hazırdır. 😋😍

Afiyet olsun. 🌷🎊💕🍴