21 Ağustos 2020 Cuma

Patates Püresi Yatağında Misket Köfte Tarifi

 

Patates Püresi Yatağında Misket Köfte Tarifi İçin Malzemeler

Köfte için

  • 300 gram dana kıyma
  • 1 adet yumurta
  • 1 küçük soğan rendesi
  • 2 diş sarımsak
  • 3 yemek kaşığı galeta unu
  • 1/2 (yarım) çay kaşığı karabiber, kimyon, pulbiber, tuz
  • Maydanoz
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ (Kızartmak için)

Köfte sosu için

  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 2 su bardağı su
  • Tuz, karabiber

Püresi için

  • 6 adet haşlanmış patates
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • Yarım su bardağı sıcak süt
  • 1 çay kaşığı tuz, karabiber

Patates Püresi Yatağında Misket Köfte Tarifi Yapılışı

  1. Köfte için derin bir kap alalım.
  2. İçine gerekli malzemeleri ekleyip yoğuruyoruz.
  3. Sonrada köftelere misket şekili verip 30 dk buzdolabında bekletin.
  4. Bekledikten sonra tavada kızartıyoruz.
  5. Kızardıktan sonra aynı tava ile sosunu yapın öncelikle tereyağı ve salçayı ekleyip kavurun.
  6. Üzerine su ekleyip kaynamaya bırakın.
  7. Kaynadıktan sonra baharatları ve köfteleri ekleyin ve kapağını kapatıp 30 dk kısık ateşte kaynatıyoruz.
  8. Püresi için haşlanmış patatesleri sıcakken üzerine tereyağı ekleyip ezerek karıştırın ve azar azar sıcak süt ekleyin kıvamını alınca tuz ve karabiber ekleyin.Afiyet olsun deneyenlere şimdiden ☺️.

Trileçe Çok Basit Tarif Tarifi

 

Trileçe Çok Basit Tarif Tarifi İçin Malzemeler

Kek için :

  • 5 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 /2 çay bardağı su
  • 2 su bardağı un
  • 1 vanilin
  • 1 kabartma tozu

Süt sosu için :

  • 5 su bardağı süt
  • Yarım su bardağı şeker
  • 1 paket sıvı krema (isteğe bağlı)

Sütünü çeken kek üzerine :

  • 1 paket krem şanti
  • 1 çay bardağı süt

Karamel sos için:

  • 1 çay bardağı şeker
  • 1 buçuk çay bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı nişasta (Nişastayı ekstradan 1 su bardağı suda açın)

Trileçe Çok Basit Tarif Tarifi Yapılışı

  1. Öncelikle kek için yumurta ve şeker iyice çırpılır.
  2. Ardından su, yağ, un, kabartma tozu ve vanilin de eklenerek karıştırılır.
  3. 180 derece ısınmış fırına verilir. (ben dikdörtgen borcam kullandım. Kap değiştirmek istemeyenler borcam kullanmalı. ) üstü pembeleşene kadar pişirilir.
  4. Kürdan yardımıyla pişip pişmediği kontrol edilir. Pişen kekin ilk sıcağı çıkmalıdır. Bu arada süt, krema ve şeker karıştırılır şeker eriyene kadar.
  5. İlk sıcağı çıkan keke dökülür. O dinlenirken krem şantiyi de yapıp dolabta bekletin.
  6. Ardından karamel sos için şeker bir tavaya alınır ve kahverengi bir şekilde şeker eriyene kadar beklenir dikkat edin yanmasın. Ardında kontrollü bir şekilde su eklenir. Yavaş yavaş karıştırın.
  7. Ardında suda açtığınız nişastayı da ekleyin.
  8. Kıvam alana kadar yavaş yavaş karıştırın.
  9. Hazır olan sosu soğuması için bir kenara alın. Bu arada sütünü çeken keke hazırladığımız krem şantiyi yayalım.
  10. Azıcık ayırıp üzerine de kullanabilirsiniz.
  11. Soğuyan karamel sos üzerine gezdirilir ve ayrılan krem şantiyle süslenir. Afiyet olsun.

Mükemmel Baharatlı Kabak Yemeği Tarifi

 

Mükemmel Baharatlı Kabak Yemeği Tarifi İçin Malzemeler

  • 1 adet soğan
  • 3 kabak
  • 1 patates
  • Yarım yemek kaşık domates salçası
  • Yarım yemek kaşığı biber salçası
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • Yarım tatlı kaşığından az karabiber
  • Yarım tatlı kaşığı kuru nane
  • Yarım çay bardağı bulgur
  • 1 ölçek tuz
  • 1 tahta kaşık yağ (ben zeytin yağı ile yaptım isteyen normal sıvı yağ ile yapabilir)
  • Acı olması için 3 tane kırmızı kurutulmuş biber

Mükemmel Baharatlı Kabak Yemeği Tarifi Yapılışı

  1. Soğan yemeklik doğranır yağ ile pembeleşinceye kadar kavrulur.
  2. Kabaklar dışı soyulur (ben alacalı soydum) küp küp doğranır.
  3. Patatesler soyulur lup küp doğranır.
  4. Soğanla sotelenir. (kapak kapalı 4-5 dakika) bulgur eklenir.
  5. Tuz ve baharatlar eklenir.
  6. Üzerine geçinceye kadar sıcak su eklenir. Kapak kapatılıp pişmeye bırakılır.

Kıymalı Kabak Musakka Tarifi

 

Kıymalı Kabak Musakka Tarifi İçin Malzemeler

  • 5-6 adet kabak
  • 2 büyük boy domates
  • 1 büyük boy soğan
  • Yarım kilo kıyma
  • Maydanoz
  • 1 tatlı kaşığı karışık salça
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı sıcak su
  • Tuz, pulbiber

Kıymalı Kabak Musakka Tarifi Yapılışı

  1. Öncelikle kıymamızı ve soğanımızı yağda kavuruyoruz suyu bitene kadar.
  2. Üzerine kabuklarını soyduğumuz domatesi rendelenmiş şekilde ekleyip kavurmaya devam ediyoruz.
  3. 1 tatlı kaşığı karışık salçamızı ve baharatlarımızı ekliyoruz.
  4. Sosu pişerken kabakları tırtıklı bıçakla pijamalı soyup halka olarak doğruyoruz.
  5. Sosumuz kendi suyunu çekince kabakları ve 1 çay bardağı sıcak suyu ekleyip kısık ateşte 15 dk pişirmeye bırakıyoruz.
  6. Kapatmadan hemen önce maydanozuda atıp karıştırıyoruz. Kabakların çok yumuşamamasına dikkat edelim arada kontrol ederek pişirelim. Herkese afiyet olsun :).

Tavuk Beyti Tarifi

 

Tavuk Beyti Tarifi İçin Malzemeler

  • 500 gram tavuk göğsü
  • 1 adet orta boy soğan
  • 2 adet çarliston biber
  • 1 adet kapya biber
  • 2 adet domates
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
  • Tuz, karabiber, pulbiber

Sosu için:

  • Yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ

Servis ederken:

  • Lavaş
  • İnce kıyılmış maydanoz

Tavuk Beyti Tarifi Yapılışı

  1. Tavuk göğsünü küp küp doğrayalım.
  2. Sebzeleri de ufak ufak doğrayalım.
  3. Tavuğu tencereye alalım, suyunu çekene kadar pişirelim.
  4. Suyunu çekince yağla birlikte soğan ve biberleri ekleyip kavurmaya başlayalım.
  5. İyice kavrulduktan sonra domates ve baharatları ekleyelim.
  6. Kısık ateşte 10 dakika kadar pişirdikten sonra ocaktan alalım.
  7. Sosu için, yoğurda ezdiğimiz sarımsağı ekleyip pürüzsüz hale gelinceye kadar karıştıralım.
  8. Salçayı tavaya alıp yağ ile kavuralım.
  9. Lavaşı alıp içine tavuklu harçtan dizelim, içine maydanoz koyalım ve rulo şeklinde saralım.
  10. Verev olacak şekilde keselim. Yoğurt ve salça sos ile servis edelim.Afiyet olsun.

Araştırmacılar, İnceledikleri Tüm İnsan Dokularında Plastik Buldu

 Bilim insanları, plastik kirliliğinin ulaştığı boyutları bir kez daha ortaya koyan yeni bir araştırmaya imza attı. Yapılan yeni bir araştırma, incelenen tüm insan dokularında plastiklere rastlandı.

Plastik kirliliği gerek doğal hayatı gerekse insan hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Ancak bu olumsuz etkilerin boyutu umduğunuzdan çok daha fazla olabilir. Plastik kirliliği sorusuna cevap vermek isteyen bilim insanları, insan dokuları üzerinde çalışmalar gerçekleştirdiler ve üzerinde çalıştıkları tüm örnek dokularda minik plastik parçacıklarına rastladılar.

Araştırma, insan organlarında ve dokularında mikro ve nano plastiklerin çoğaldığı üzerine ilk çalışmayı yürüttüklerine inanan Arizona Üniversitesi'ndeki bilim insanları tarafından gerçekleştirildi. Söz konusu bu plastikler 5 mm boyutuna kadar ufalıyorlar ve hatta bazıları 0,001 mm boyutuna kadar küçülebiliyor ve bu durumda doğada takip etmesi de oldukça zor hale geliyor.

Plastik kirliliği tehlikesi

plastik kirliliği, çevre kirliliği

Dünyanın her noktasında plastiğin çevreyi kirlettiğinin görülebileceğini söyleyen araştırma grubu üyelerinden Charles Rolsky "Plastiklerin vücudumuza girdiğine dair kanıtlar var, ancak çok az çalışma buralara baktı. Bu noktada, plastiğin sadece ufak bir detay mı olduğunu yoksa insan sağlığı için bir tehlike mi olduğunu bilmiyoruz" dedi.

Önceki çalışmalarda balıklarda plastik kirliliğine bakıldığında anevrizmaya ve üremede değişikliklere sebep olduğu bulundu. Ayrıca kabuklularda ise bu sürenin sadece günler sürdüğü keşfedildi. Bazı çalışmalarda ise plastiklerin sindirim sisteminde nasıl hareket ettiği gösterilmişti. Ancak bu materyallerin insan organlarında nasıl biriktiği üzerinde bir çalışma yürütülmemişti.

plastik kirliliği, martı, plastik

Araştırmacılar, mikro plastiklerle karşılaşma ihtimali çok fazla olan akciğer, karaciğer, dalak ve böbreklerden 47 doku örneği aldı. Araştırmacılar, bir bilgisayar hesaplama kombinasyonu kullanarak doku örneklerindeki plastikleri tespit etti ve çıkardı. Ayrıca parçacıkları kütlesi ve yüzey alanına ek olarak sayılarıyla ilgili de veri üretildi.

Bilim insanları, bu tekniği kullanarak polietilen, polikarbon ve bazı plastiklerde kullanılan endüstriyel kimyasal Bisphenol A (BPA) da dâhil olmak üzere birçok farklı plastik türü çıkardı. Araştırmacılar, inceledikleri tüm dokularda plastik kirliliğine rastladı. Araştırmacılar, şu an için insan vücudundaki bu ufak plastik parçacıkların etkisini anlayabilmiş değil ancak bu alandaki ilk çalışmalardan olması sebebiyle önemli bir km taşı.


Araştırmalara Göre Sınavlardan Düşük Not Alınmasının Sebebi Akıllı Telefon ve İnternet

 ABD'de hizmet veren bir üniversite, akıllı telefon kullanımıyla sınav notları arasındaki ilişkiyi araştırdı. 2433 öğrencinin dahil edildiği araştırma, ev ödevlerini internetten yapan öğrencilerin sınavlarda da düşük not aldığını ortaya koyuyor. Bunun nedeni, internetteki bilgiye erişmenin çok kolay olması.

ABD'nin köklü üniversitelerinden bir tanesi olan Rutgers, akıllı telefonların kullanımıyla ilgili bir araştırma yaptı. Üniversite bünyesindeki 11 farklı derse kayıtlı 2433 öğrencinin dahil edilerek yapıldığı araştırma, akıllı telefon kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte öğrencilerin notlarında gözler görülür bir düşüşün yaşandığını ortaya çıkardı. Uzmanlara göre bunun nedeni, öğrencilerin bilgiye çok kolay erişebiliyor olması.

Araştırmanın bir numaralı ismi olan Profesör Arnold Glass, öğrencilerin ödev yaparken interneti aktif olarak kullandıklarını, bu sayede de doğru sonuçlara çok daha kolay bir şekilde erişebildiklerini söylüyor. Profesöre göre bu durum, öğrencilere zaman kazandırması açısından olumlu olsa da internetten edinilen bilgiler çok kolay unutuluyor ve bu durum, öğrencilerin sınav notlarına doğrudan etki ediyor.

Akıllı telefon kullanımı

Araştırmaya göre 2008 yılında öğrencilerin sadece yüzde 14'ü, girdikleri sınavlarda yaptıkları ev ödevlerinden daha düşük notlar alıyormuş. Ancak 2017 yılına geldiğimiz zaman bu oran ciddi anlamda yükseliyor. Yapılan araştırma, 2017'de öğrencilerin yüzde 55'inin sınavlarda daha düşük puan aldığını ortaya koyuyor. Uzmanlara göre akıllı telefon ve internet kullanımı, bunun en temel nedeni olarak karşımıza çıkıyor.

Araştırmalara Göre Marmara Denizi’nde 19, Karadeniz’de 17 Balık Türünün Soyu Tükendi

 Karadeniz'in Türkiye yakası ve Marmara Denizi'nde yapılan uluslararası bir araştırma, ülkemiz denizlerinde balık nesillerinin büyük bir hızla tükendiğini ortaya koyuyor. Üstelik bilim insanlarına göre bu durum bir uyarı niteliğinde ve Türkiye'nin acilen harekete geçmesi gerekiyor.

British Columbia Üniversitesi, Türkiye Merkez Balıkçılık Araştırma Enstitüsü, Mersea Deniz Koruma Danışmanlığı ve İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Yönetimi Enstitüsü bünyesinde çalışmalarını sürdüren bilim insanları, uluslararası deniz araştırma girişimi Sea Around Us'ın katkılarıyla Marmara Denizi'nde ve Karadeniz'de bir araştırma yaptı. Yapılan araştırma, ülkemizdeki balıkların nesillerinin büyük bir hızla tükendiğini gözler önüne seriyor.

Yapılan araştırmaya göre hem Marmara Denizi'nde hem de Karadeniz'in Türkiye yakasında onlarca balık türünün nesli tükenmiş durumda. Üstelik nesli tükenen balık türleri arasında mavi yüzgeçli atlantik orkinosu, kılıç balığı ve uskumru gibi balık türleri bulunuyor. Araştırmaya katılan bilim insanları, bu durumun Türkiye için bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade ediyorlar.

Kılıç Balığı

Araştırmanın sonuçlarına göre Karadeniz'in Türkiye yakasında 17, Marmara Denizi'nde ise 19 balık türünün nesli tükenmiş durumda. Bu durum, Türkiye'nin denizlerinin giderek daha az canlıya ev sahipliği yaptığının açık bir göstergesi. Peki denizlerimiz neden giderek daha da yaşanmaz hale geliyor ve Türkiye'nin bu konuda neler yapması gerekiyor?

Nesil tükenmelerinin bir numaralı nedeni: Aşırı avlanma

Araştırmanın bir numaralı ismi olan Aylin Ulman, 1985 yılında yaşanan bir olaydan bahsederek aslında balıkların tükenme nedenini açıkça ortaya koyuyor. 1985 yılında Marmara Denizi'ndeki orkinosların sadece bir günde Japonya'ya yüksek fiyattan satılmak için toplandığını ifade eden Ulman, bunun balıkların çoğalmasını engellediğini söylüyor. Mesela mavi yüzgeçli atlantik orkinoslarının avlandığı, en son 2007 yılında bildirilmiş ve o yıl sadece 33 ton avlanmış. Oysaki yakalanma miktarı, 2001 yılında 929 ton olarak gerçekleşmiş.

mavi yüzgeçli atlantik orkinosu

Bilim insanlarının yaptığı son araştırma, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan rakamlara dayanıyor. 1967 ila 2016 yılları arasındaki balıkçılık verilerini inceleyen bilim insanları, bu verileri Karadeniz ve Marmara Denizi'nin ekolojik bilgileriyle kıyaslamışlar. Yapılan bu kıyaslama, balıkların nesillerindeki tükenme için de bir zaman çizelgesi oluşturmuş durumda.

Makine Öğrenmesi Modeline Göre Koronavirüsün Bulaşıcılığı Artıyor

 Michigan State Üniversitesi tarafından geliştirilen bir makine öğrenmesi modeline göre SARS-CoV-2 geninde gerçekleşen mutasyonlar, virüsü daha bulaşıcı hale getiriyor.

Koronavirüs pandemisinin başlamasının ardından her alanda bilim insanları salgınla mücadele için faydalı olabilecek çalışmalar yapmaya başladı. Bu çalışmalardan biri de Michigan State Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve makine öğrenmesi kullanılan çalışmada virüsün bulaşıcılığı incelendi.

Üniversitede Matematik ve Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Bölümü’nden profesör Guowei Wei tarafından geliştirilen model, 20 binden fazla SARS-CoV-2 virüs örneğini inceledi. Araştırmacılar bu çalışmalarda virüsün bulaşıcılığını etkileyen proteinin gösterdiği değişimlere odaklandı.

6 virüsten 5’i daha bulaşıcı hale geldi

covid-19

Araştırmacıların elde ettiği bulgulara göre virüsün bilinen 6 alt türünden 5’i daha bulaşıcı hale geldi. Pek çok virüs için mutasyonların çoğu en nihayetinde zararsızdır ve hastalar için risk oluşturmaz. Hatta bazı mutasyonlar virüsün etkisini azaltır. Ne var ki bazı mutasyonlar ise çok zararlı olabilir.

Ameliyatlarda Kullanılması Hedeflenen, Alkolle Çalışan Mikro Robot: RoBeetle

 Bilim insanları, 1 gramdan daha hafif bir yapıya sahip olan "RoBeetle" isimli bir mikro robot tasarladılar. Bu mikro robotu benzersiz kılan şeyse, RoBeetle'ın pil değil metanol ile çalışıyor olması. Bilim insanları şu sıralar, bu robotu tam anlamıyla işlevsel hale getirmek için uğraşıyorlar.

Bilim insanları, sadece bir böcek boyutunda olan "RoBeetle" isimli bir mikro robot ürettiler. Bu mikro robotu benzersiz yapan şeyse bugüne kadar duyduklarımızdan çok daha farklı bir şekilde çalışıyor olması. Robotu geliştiren bilim insanları, bir pil kullanmak yerine alkolden güç almayı tercih etmişler. 1 gramdan daha hafif bir yapıya sahip olan RoBeetlemetanol ile çalışıyor.

Metanol, daha çok çözücü ve antifrizde kullanılan bir madde. Ancak bu alkol, enerji tutabilme özelliğine sahip. Hatta metanol, küçük ölçekte bir pile göre daha fazla enerji tutma özelliğine sahip. Hal böyle olunca da bu durumu değerlendirmek isteyen bilim insanları, metanolle çalışan RoBeetle'ı üretmiş durumdalar. Bu mikro robotun çalışma prensibi de benzerlerine göre biraz farklı.

RoBeetle

Bilim insanları, geçtiğimiz dönemlerde tıpkı gerçeği gibi çalışabilen yapay kas tasarlamışlardı. Bu yapay kaslar, kasılıp gevşeyebilme özelliğine sahip. İşte RoBeetle'de de bu tür bir mekanizma kullanılıyor. Bilim insanları, metanol gazının yanmasını hızlandıracak olan platinyumla kaplanmış nikel-titanyum alaşımlı tellerle RoBeetle'ye hareket imkanı sağlıyorlar. Yanma reaksiyonu neticesinde ortaya çıkan ısı RoBeetle'nin bacaklarını kısaltıyor, soğuma sırasında da bu bacaklar uzuyor. Bu sayede RoBeetle hareket ediyor.RoBeetle, boyundan büyük özelliklere sahip. Örneğin bu mikro robot yokuş çıkabiliyor, beton ve cam gibi yüzeyler üzerinde de hareket edebiliyor. Ayrıca bu mikro robot, ihtiyaç duyulduğu takdirde kendi ağırlığının 2,6 katına kadar yük taşıyabiliyor. RoBeetle'ın sahip olduğu yeteneklerden bir tanesi de fazladan 2 saate kadar kullanım imkanı sunan ek yakıt haznesinin de bulunuyor olması.

RoBeetle

Bilim insanlarının yeni mikro robotu, şu an için tam olarak hazır değil. Çünkü bilim insanları, RoBeetle'ı nasıl kullanacaklarından tam emin değiller. Çalışmalarını da bu yönde yoğunlaştıran uzmanlar, robotun ameliyatlarda kullanılması için araştırmalarına devam ediyorlar. Ancak bu durum, daha uzun süre kullanım gerektiriyor. İşte bu noktada takılan bilim insanları, yakıt ikmali yaparak RoBeetle'ı daha işlevsel bir hale getirmeye çalışıyorlar.

İsviçreli Bilim İnsanları, Karanlıkta Parlayan Gerçek Fare Üretti

 İsviçreli Bilim İnsanları, hücresel faaliyetleri daha iyi inceleyebilmek amacıyla karanlıkta parlayan fare üretti. Çalışmalar özellikle mitokondrinin faaliyetlerini açıklamayı amaçlıyor.

Zaman zaman bilim insanların yaptıkları çalışmalarda oldukça ilginç yöntemlere başvurduklarına şahit oluyoruz. Bu çalışmalara bir yenisini ekleyen İsviçreli bilim insanları, bir deney faresini karanlıkta parlayacak hale getirdi.

Araştırmacılar, mitokondrinin sırlarını açığa çıkarmak için bir laboratuvar faresini karanlıkta parlayacak hale getirdi. Böylelikle hücresel yapıların nasıl çalıştığı ortaya çıkarılacak ve yeni bilimsel atılımlar mümkün hale gelecek.

Parlayan fareler yeni değil

fare

Aslında bilimsel çalışmalarda biyolojik yapıları ya da fareleri parlak hale getirmek hiç de nadir görülen bir şey değildir. İsviçre’nin Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) ise yaklaşımıyla fark yaratıyor. Bu teknikte canlıların parlaması, ateşböceklerinin parlamasıyla aynı şekilde gerçekleştiriliyor.Mitokondri, biyoloji derslerinde de yıllardır söylendiği üzere hücrelerin enerji kaynağıdır. Oksijen ve besinleri alır ve Adenozin Trifosfat (ATP) haline getirir. ATP sayesinde enerji taşınımı gerçekleştir ve biz de metabolik aktivitelerimizi gerçekleştirebiliriz. Zamanla mitokondrilerin aktiviteleri azalır ve durur. Araştırmacılar da bunun nedenini bulmaya çalışıyor. 

Mitokondrinin içinde ve dışında olan elektriksel akımlar, bazı moleküllerin geçişleri için uygun ortam sağlıyor ve bir nevi kapı görevlisi rolü oynuyor. Hastalık halindeki reaksiyonları bilinen bu yapıların nasıl çalıştığı ise EPFL bilim insanları tarafından görüntülendi.

Parlamalar mitokondrinin sırrını aydınlatacak



Kuş, Sürüngen ve İnsan Gözyaşlarının Benzediği Ortaya Çıktı

 İnsanlar, kuşlar ve sürüngenler genel anlamda birbirlerine hiç benzemeyen türler olsa da gözyaşlarının aynı olduğu ortaya çıktı.

Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, bazı canlıların döktükleri gözyaşları ile insanların gözyaşları arasında ciddi bir benzerlik bulunduğunu ortaya çıkardı. İnsan gözyaşının yapısı bilinse de diğer canlılar için benzer bir çalışma yapılmamıştı. 

Yapılan çalışmalarda çeşitli sürüngenkuş ve memeli türlerine ait gözyaşı örnekleri toplandı. Bu yapıların incelenmesi sonucunda insan, sürüngen ve kuş gözyaşları arasında bir benzerlik ortaya çıkarıldı.

Gözyaşlarının önemi

timsah gözyaşı

Gözyaşları konusunda yeterince araştırma yapılmamış olması bilimsel anlamda biraz eksik kalınmış bir alan olduğunu gösteriyor. Zira gözlerimizin temiz ve sağlıklı kalması için gözyaşı önemli rol oynuyor. Bu yapıyı anlamak da daha iyi göz bakım ve tedavisi için önemli bir adım olacaktır.Frontiers in Veterinary Science dergisinde yayımlanan makaleye göre araştırmacılar, Brezilya’da yedi farklı türe ait sağlıklı kuş ve sürüngen türünden gözyaşı örnekleri topladılar. Bu türlere papağanlar, şahinler, baykuşlar, kaplumbağalar ve su kaplumbağaları gibi canlılar da dahil oldu. 

Araştırmanın başındaki isim olan Arianne Oria, sağlıklı hayvanların anlaşılmasının, hasta hayvanların tedavisinin mümkün olması için önemli olduğunu, pek çok türün görüş yeteneğiyle hayatta kaldığını ifade etti. Görüş becerisini kaybeden hayvanların vahşi doğada hayatta kalamayacaklarını da belirtti.

Araştırma insanlara da faydalı olacak

İnsanlar da araştırmacıların sağlıklı oküler yüzey dedikleri bir yapıya ihtiyaç duyuyor. Bu yapı gözün dış katmanını oluşturuyor. Kornea gibi yapılar, gözyaşları ve göz kapaklarının kenarları bu bölgede bulunuyor. 

Yeni araştırmaya göre insan gözüyle benzerlikler ve farklılıklar veterinerlere yeni ilaçlar ve tedaviler için yeni bir fırsat sunabilecek. Bu noktada ortaya çıkan bilgilere göre insan gözü, köpek ve at gibi memelilerle benzer gözyaşları dökse de söz konusu elektrolit miktarları olduğunda kuşlar ve sürüngenler yakın oranlarda elektrolit içeren gözyaşları salgılıyor. Yapıların farklı şekillerde kristallenmesi ise gözyaşlarının farklı yapılarda çevreye göre şekillendiğini ortaya koyuyor.

200 Bin Yıl Önce Yaşayan İnsanların Yatakta Uyudukları Keşfedildi

 Güney Afrika'daki meşhur arkeolojik alanda çalışmalar yapan bilim insanları, insanların 200.000 yıl önce yatakta uyuduklarını keşfetti. Ancak yataklar aynı zamanda çalışma alanı olarak da kullanılıyordu.

Güney Afrika'da bulunan ve oldukça ünlü bir arkeolojik alan olan Border Cave mağarasında yapılan çalışmalar, insanlığın ilk zamanlarına ait yeni bir bilgiyi daha ortaya çıkardı. Araştırmacıların yeni edindikleri bilgilere göre bundan 200.000 yıl önce bölgede yaşayan insanlar, uyurken kendilerine rahat alanlar oluşturmak için zemini otla kaplıyorlardı.

İnsanlar, Panicoideae alt ailesinden elde edilen demetleri bir araya getirerek yatak oluşturuyorlardı ve bu yatakları mağaranın arka kısımlarındaki kül katmanlarının üstüne koyuyorlardı. Yatağın altında bulunan kül katmanları, insanları uyurken böceklerden koruma işlevi görüyordu.

200 bin yıl önceki yaşam:

200 bin yıl yatak

Science dergisinde yayınlanan araştırma, dünya çapında birkaç üniversitede görev yapan araştırmacılardan oluşan bir ekiple gerçekleştirildi. Araştırmanın başındaki isim olan Profesör Lyn Wadley, mağarada buldukları bulguların ne anlama geldiğini şu cümleleriyle ifade etti:

"Ot tabakasını kül üstüne koymanın yalnızca tozsuz, tabaka için yalıtımlı bir taban oluşturmak için değil aynı zamanda yürüyen böcekleri püskürtmek için kasıtlı bir strateji olduğunu düşünüyoruz. Bazen yatağın küllü temeli, mağarayı temizlemek ve böcekleri yok etmek için yakılan eski çim kalıntılarından oluşuyordu. Diğer durumlarda yeni bir yatak tabakası için temiz yüzey olarak ateşten çıkan odun külü de kullanılmıştı."