Türk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2019 Cumartesi

Böl Köpüklü Türk Kahvesi Tarifi

Böl Köpüklü Türk Kahvesi Tarifi İçin Malzemeler

  • 2 kahve fincanı süt
  • 3 küp şeker (İsteğe göre) orta şekerli olur toz şeker ise 2 tatlı kaşığına denktir
  • 3 tatlı kaşığı türk kahvesi

Böl Köpüklü Türk Kahvesi Tarifi Yapılışı

  1. Cezveye 3 tatlı kaşığı türk kahvesi,2 tatlı kaşığı şeker ve 2 fincan süt ekleyin, ocakta karıştırarak pişirin.Bu kadar.
    Afiyet olsun.

14 Ağustos 2019 Çarşamba

Efnanlı Türk Kahvesi Tarifi

Efnanlı Türk Kahvesi Tarifi İçin Malzemeler

  • 2 fincan su “sütle yaparsanız lezzet çarpı iki oluyor”
  • 2 tatlı kaşığı Türk kahvesi
  • 1 çay kaşığı efnan
  • Şeker oranı isteğe bağlı

Efnanlı Türk Kahvesi Tarifi Yapılışı

  1. Suyu veya sütü cezveye ekleyin şeker ve kahveyi atın.
  2. Ocağın üzerinde bir miktar karıştırın kısık ateşte pişmeye bırakın.
  3. Kaynamaya yakın efnanı ekleyin fincanlara servis edin

22 Temmuz 2019 Pazartesi

Türk astrofizikçiye göre Ay’a gitmeyi unuttuk!

1972’den beri Ay’a gidilemiyor olmasının sebebi henüz net bir şekilde belli değil. Bununla ilgili ortaya birçok iddia atılıyor. Bu iddialardan biri de NASA’nın gerçekten Ay’a gitmemiş olması. NASA’da çalışan ünlü astrofizikçimiz Umut Yıldız da bu konu ile ilgili soruları cevapladı.

Ay’a neden gidemiyoruz?

Yıldız, Ay’a gidememiş olmamızın başlıca sebeplerinden birinin gelişen teknoloji olduğunu söylüyor. Yıldız’a göre geçmiş dönemlerde kullanılan teknolojiler, bugünkü teknoloji gereksinimlerini haliyle karşılamıyor.
Bilimsel amaçların yanı sıra Yıldız’a göre 70’lerdeki Ay yolculuklarının asıl amacı tamamen politik amaçlarla Sovyetlere daha iyi olduklarını göstermek için yapılmış bir şovdu. Sovyetler pes ettikten sonra daha da ileri gidilmesi için bütçe ayrılmadı ve Ay öylece kaldı.
Bunun yanı sıra işin teknoloji tarafına bakıldığında; o günkü bir aleti, bugünkü bilgisayarlara yeniden bağlayarak aynen çalıştıramılayacağı belirtiliyor. Bu nedenle de Umut Yıldız “Ay’a gitmeyi unuttuk” diyor. Her şeyin bugünkü teknoloji ile sıfırdan dizayn edilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu da haliyle çok fazla bütçe ve zaman gerektiriyor.
Ayrıca Umut Yıldız, Apollo 11 mühendisleri ile bir araya geldiği etkinlik ile ilgili detayları da anlattı:
Bu haftasonu Apollo mühendislerinin deneyimlerini anlattığı bir etkinlikteydim. O sıralarda bu işlerle uğraşan 400000+ insandan biriydik diyorlar. Çılgın çalışma saatleri, çılgın hedefler… Dinlerken “wayy be” diyorsunuz.
Orada şunu dediler. Böylesine büyük bir projeyi yapmak için binlerce çalışmayan testler yapılmış, bu testler dokümanlara geçmiş olsa bile yeni mühendisler onbinlerce sayfalık çalışmayan test raporlarına bakmak yerine “ÇALIŞAN” kılavuzlara bakacaklar.
Dolayısıyla onların 50-60 sene önce yaptığı birçok hatanın yeniden gerçekleşmesi ve maliyeti artırması bekleniyor. Çünkü o insanlar artık yok. Sıfırdan dizayn yapılmak zorunda. O günlere katkı veren mühendislere teşekkür edip, artık günümüze bakmalıyız.
Güncelleme:
Tesla çalışanı Türk mühendis Oktay Arslan yaptığı açıklamalarla beraber Umut Yıldız’ın “1960’ların teknolojisi ile günümüz teknolojisi çok farklı; eski teknolojiyi anlayan kimse kalmadığı için Ay’a nasıl gidildiğini unuttuk.” açıklamasını daha da açtı. Arslan, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Güdüm, seyrüsefer ve kontrol mühendisliği (guidance, navigation, and control) için konuşursam, günümüz uçak-uzay projelerinde kullanılan GNC sistemleriyle 1960’lardaki sistemler kavramsal olarak hemen hemen aynıdır. 
Uçak-uzay teknolojisi (GNC) dediğimiz mefhum algoritma, yazılım ve donanım şeklinde bir bütün olarak ele almalıyız. GNC uygulamaları için, 1960’lar ile günümüz arasında algoritmalar açısından çok bir fark yok. Bu noktada herhangi bir bilgi unutulması söz konusu değil!
1960’tan günümüze gezegen ve uyduların hareketini düzenleyen kanunlar değişmedi; yörünge planlama algoritmaları değişmedi, doğrusal kontrol kuramı değişmedi; filtreleme denklemleri de değişmedi.
Sistem modelleme için Newton hareket yasaları (5 Temmuz 1687), kontrol için klasik kontrol (1940’lar – 1950’ler) dediğimiz yöntemler (kök eğrisi, Nyquist kararlılık kriteri, Bode çizimi, kazanç ve faz payı vb), filtreleme için de halen Kalman filtresi (1960’lar) kullanılıyor.
Eskiden bu algoritmaları doğrudan gerçekleyen özel, analog elektronik devreler yapılıyordu. Niye? Çünkü o zamanın bilgisayarları çok büyük ve yavaştı. Şimdilerde ise bu algoritmalar yazılım dilleri (C, C++) ve daha küçük, hızlı bilgisayar donanımı ile gerçekleniyor.
Günümüzde GNC algoritmalarını 1960’lardaki gibi analog devrelerde gerçeklemeye lüzum yok. Bu algoritmalar günümüzdeki yazılım ve donanım teknolojisiyle dijital olarak daha kolay ve ucuza gerçeklenebilinir. Bu konuda bilgi kaybından çok yöntem değişikliği söz konusudur.
Özetlersek, her şeyin bugünkü teknoloji ile sıfırdan dizayn edilmesine gerek yok. 1960’lar: X teorisi, Y algoritması ve analog devreler VS Günümüz: X teorisi, Y’ algoritması ve (yazılım, bilgisayar) O yüzden, Ay’a nasıl gittiğini unuttuğumuz felan yok.
Ek olarak, roket, malzeme, sensor ve baska teknolojiler zamanla değişmiş ve daha gelişmiş olabilir. Bu konularda pek bir bilgim yok. Günümüz ile 1960’lar arasında, bu alanlardaki değişimleri o konuların uzmanlarından dinlemek daha iyi olur.”

16 Nisan 2019 Salı

Olimpiyatlarda Sınırları Zorlayan 5 Türk Sporcu

Geçmişi antik çağlara kadar uzanan ve dünyanın gelmiş geçmiş en önemli spor olayı olarak anılan olimpiyatlar hangimizi heyecanlandırmaz ki? Hele de işin içinde başarıları ile göğsümüzü kabartan Türk sporcular varsa, olimpiyatları seyretmek başlı başına bir keyfe dönüşür.
İşte kazandıkları başarılar ve öncüsü olduğu değerler ile kitleleri etkisi altına alarak efsaneleşmiş olimpik Türk sporcular:
Yaşar Erkan (Güreş)
Erzincan’ın Refahiye ilçesinde dünyaya gelen milli güreşçimiz Yaşar Erkan’ı bu kadar özel ve önemli kılan yalnızca aldığı dört Balkan şampiyonluğu değil, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda aldığı derece ile ülkemize altın madalya getiren ilk sporcumuz olmasıdır. Sürpriz bir atakla kimsenin beklemediği şekilde şampiyonluk kürsüsüne çıkan milli güreşçimiz, 120 bin kişilik stadyumda ve Hitler’in önünde milli marşımızı çaldırınca, gözyaşlarını tutamadı ve ülkeye döndüğünde Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı tebrik daveti ile bir kez daha onurlandırıldı.
Hülya Şenyurt (Judo)
1973 yılında Ordu’da dünyaya gelen milli judocumuz Hülya Şenyurt’u unutulmaz yapan 1992 Barselona Olimpiyatları’nda, henüz 19 yaşında kazandığı bronz madalyanın yanı sıra ülkemize olimpiyat madalyası getiren ilk kadın sporcumuz olması. Türk kadınına olimpiyat sevgisi aşılayan ve ülkemize getirdiği madalyanın ardından birçok kız çocuğunun judoya başlamasına vesile olan Hülya Şenyurt, Türk spor tarihinin en ilham verici karakterlerinden biri.
Hamza Yerlikaya (Güreş)
Türk olimpiyat efsanelerinden konu açıp da güreş sporunun efsanesi Hamza Yerlikaya’dan bahsetmemek olmaz. Uluslararası Güreş Federasyonu (FILA) tarafından “Asrın Sporcusu” seçilen ve ilk olimpiyat zaferini 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda aldığı altın madalya ile taçlandıran Yerlikaya, bugün grekoromen stilde sayısız dünya, Balkan ve Avrupa şampiyonluğuna sahip efsane bir sporcu.
Naim Süleymanoğlu (Halter)
Vücut ağırlığının üç katından fazlasını kaldırabilmesiyle tanınan ve yıllarca “cep herkülü” lakabıyla anılan halter sporunun başarılı ismi Naim Süleymanoğlu, 1988 yılında Seul’de düzenlenen olimpiyatlarda şampiyonluk kürsüsüne çıkarak ülkemizin olimpiyatlardaki 20 yıllık altın madalya hasretine de son verdi. Süleymanoğlu ayrıca bu olimpiyatlarda 60 kg koparmada sırasıyla 145 kg, 150.5 kg, 152.5 kg; silkmede 175 kg, 188,5 kg, 190 kg, toplamda da 320 kg, 339 kg ve 342.5 kg kaldırarak altı dünya, dokuz olimpiyat rekoru kırarak muhteşem bir zafer elde etti. Böylece Türkiye'ye olimpiyat tarihinde güreş dışında ilk altın madalya kazandıran sporcu unvanına sahip oldu.
Atagün Yalçınkaya (Boks)
Olimpiyatlarda madalya kazanan en genç sporcumuz olan milli boksör Atagün Yalçınkaya’nın 2004 Atina Olimpiyatları’ndaki başarısı nasıl unutulur? Henüz 17 yaşındayken 48 kiloda, finalde Kübalı rakibine yenilerek gümüş madalya ile eve dönen Yalçınkaya, kazandığı bu başarıyı günümüzde antrenör olarak sürdürüyor.